28 Haziran 2014 Cumartesi

Ramazan paylaşmaktır! Paylaşmak güzeldir !



Ramazan güzeldir! 
Dindar olmasan da güzeldir Ramazan.
Iskalanmaması, tadına varılması gereken çok özel bir dönemdir. 

Ramazan; sıcak pide kuyruğundaki sabırsız bekleyiştir. 
Eski günlerdir; ananendir, dedendir, oradan oraya koşturan aç annendir.
Gün doğumuna yakın; uykulu gözlerle içtiğin çay, televizyondaki Türk filmi, radyodaki türküler ve oyun havalarıdır.

Gün batımına yakın; mutfaktan gelen mis gibi kokular, tertemiz masanın üzerindeki zeytin tabağı, beklediğin ezandır.

Alış veriş sonrası verilmiş imsakiye, abur cubura uzun aradır.

Minarelerdeki renkli floresanlar, aksam sokakta atılan volta, ciğerin en derinine çekilmiş dumandır.

Yetişilememiş bir iftar, uyanılamamış bir sahur, erken kopartılmış bir lokma ekmektir kimi zaman.

Bir ortaklık duygusudur Ramazan. Yalnız, yapayalnız olmadığının duygusudur.
Hep birlikteliktir.

Acıya, sıkıntıya beraber katlanma, ödülünü de beraber paylaşmadır.

Çevrende onca gönüllü aç kalmış insan varken, "sizinleyim – ben de yemiyorum !" dur.

Arkasından gelen bayram öpülen eller, açılmış kollar, belki bir daha asla olamayacak sımsıkı kucaklaşmalardır.

"İyi dilekler"dir Ramazan.

Yüzyıllardır süregelen bir paylaşma dönemini ıskalamayın.

Dindar olmasan da, tek dua bilmesen de, çok güzeldir Ramazan.

Ramazan ayının, ülkemize, şehrimize, evimize, gönlümüze güzellikler getirmesi dileğiyle..


11 Haziran 2014 Çarşamba

Açıl susam açıl...




Susam yağı, yaz aylarında harici kullanımı ile güneşin zararlı ışınlarına karşı 35 faktörlük koruma sağlar. Bu yağ, sağlıklı bronzlaşmak için de kullanılabilir. Susam ve ceviz yağı karışımı ise güneş lekelerine iyi gelir. Üç birim susam yağı ve bir birim ceviz yağı karıştırılarak, haricen cilde uygulanır.

Susam yağında E vitamini, sesamol ve sesamolin adı verilen antioksidan bileşikler bulunur. Bunlar da bağışıklık sistemini güçlendirmeye yardımcı olur. Susam yağı, iyi bir aromaterapi yağı olarak da kullanılır.

Susam yağı, özellikle kuru ciltler için, mükemmel bir cilt bakım ürünüdür. Aynı zamanda sağlık açısından da faydalar dağlayan susam yağı, hem dahili, hem de harici olarak kullanılabilen bir yağdır. Ayrıca yemeklere de katılarak kullanılabilir.

Susam yağının en büyük özelliği vitaminler, mineraller, antioksidanlar ve lesitin açısından çok zengin olması... Özellikle E, A ve B kompleks vitaminleri içerir. Mineral olarak demir ve kalsiyumca zengindir. Sesamol, besamolin ve sesamin antioksidanları da yer alır. İçerdiği Omega 9 oranı ve antioksidanlar nedeniyle ısıya, tere ve ışığa karşı dayanıklıdır.

NEDEN SUSAM YAĞI
Susam yağının üstün özelliklerinin olmasını sağlayan, yapısında bulunan vitamin, mineral, antioksidanlar ve lesitin bakımından zengin içeriğe sahip olmasıdır. Özellikle A, B ve E vitaminleri bakımından zengin, omega-6 ve omega-9 yağ asitleri içermesi susam yağının değerini bir kat daha artırmaktadır. Mineral olarak ise demir, potasyum, fosfor ve kalsiyum, antioksidan olarak ise susam bitkisine kendi adını veren Sesamol, besamolin ve sesamin antioksidanları içermektedir.

Aslında susam yağı sadece haricen değil, dâhili olarak da kullanılabilir. Her iki türlü de insanın sağlığına hizmet için yaratılmış bir üründür. Bilhassa cilt üzerine tek başına, yaz veya kış mükemmel bir bakım sağlar. Susam yağını deneyin, sanırım siz de memnun kalacaksınız.

FAYDALARI

* İyi bir antioksidandır.
* Bağışıklık sistemini güçlendirici etkisi vardır.
* İçindeki demir ve vitaminler nedeniyle kansızlıkta doğal bir destektir.
* Japonyada yapılmış araştırmalar susam yağının bağırsak kanserine karşı koruyucu olabileceğini göstermiştir.
* Susam yağında beyin ve sinir hücreleri için yararlı olan lesitin bulunur.
* Susam tohumu kalbi sağlığı için yararlı E vitamini de içerir.
* Kolesterolün ve yüksek tansiyonun düşürülmesinde yardımcıdır. Susam yağından elde edilen susaminin kolesterolü kontol altında tutmakta yardımcı olabileceği belirtiliyor.
* Güneşten koruyucu yağ olarak kullanılabilir. Güneş ışığındaki UVA ve UVB‘den büyük ölçüde koruma sağlayıcı etkisi vardır.
* Eklem sorunlarında ağrının azaltılmasına yardım etmesi susam yağının yararları arasındadır.
* Yara ve yanık gibi durumlarda dışardan uygulanır.
* Romatizma ağrılarının giderilmesinde kullanılır.
* Yorgunluğa karşı enerji verir.
* Vitamin ve kalsiyum eksikliği sebebiyle sorunlu hale gelmiş tırnaklar için yararlıdır.
* Masaj yağı olarak aromaterapide önemli yer taşır. Susam yağı Ayurvedik tedavide de sıkça kullanılır.
* Dahilen müshil olarak kullanılır.
* Mayonez, soslar ve zeytinyağlı yemeklere ve salatalara lezzet vermek amacıyla da kullanılır.
* Susam yağı tohumların preslenmesiyle elde edilir. Susam yağı alırken kavrulmamış susam tohumlarından soğuk sıkımla ve ısıl işlem görmeden üretilmiş, katkı maddesi eklenmemiş ve başka yağlarla seyreltilmemiş ve de renklendirici maddeler kullanılmamış olanlar tercih edilmelidir.
* Susam yağının etkisinden faydalanmak için kavrulmaması, sıcak suyla temas etmemesi ve ısıdan korunması gerekir.
* Serin, ışıktan uzak şekilde ve de ağzı kapalı biçimde saklanmalıdır.
* Bazı kişilerde dahilen kullanım alerjik etkiye neden olabilir.
*Şeker hastalığında da kullanılmaktadır.
* Yanıklarda iyileştirme özelliği vardır.

Susam Yağının Saça Faydaları, Susam Yağının Cilde Faydaları

* Cilt sorunları ve mantar enfeksiyonlarına karşı faydalıdır. Cilt yaşlanmasını geciktirir, Hücre deformasyonunu ve hücre ölümlerini engeller. Egzama ve sedef hastalıklarında kullanılır. Kuru ciltlker için mükemmel bakım sağlar. İçindeki doğal lesitin antioksidanların ve de yağa eklenmiş olan diğer maddelerin ciltten kolay bir şekilde derinlemesine emilimini sağlar.
* Saçları besler ve canlılık kazandırır. Saça ve cilde masaj biçiminde uygulanır.

NASIL KULLANILIR

Dahilen müshil, haricen ise özellikle kuru ciltlere kirpik, kaş ve saçlara rahatlıkla kullanılır. Her sabah aç karnına bir çay kaşığı içilir. Müshil olarak ta bir çay kaşığı alınır. Cilde ve saça masaj şeklinde uygulanır. Sabahları aç karnına 1 çay kaşığı tavsiye edilir. Bir çay bardağı suya veya kesme şeker üzerine 5 damla damlatılarak alınır. Ayrıca cilde masaj yapılarak kullanılır. Tüm gıda sektöründe kullanılmaktadır.

www.purneva.com



4 Mayıs 2014 Pazar

6 Mayıs Hıdırellez günü, Hızır ve İlyas peygamberin yeryüzünde buluştukları gün sayılıp, binlerce yıldır bayram olarak kutlanıyor.





6 Mayıs Hıdırellez günü, Hızır ve İlyas peygamberin yeryüzünde buluştukları gün sayılıp, binlerce yıldır bayram olarak kutlanıyor.

6 Mayıs’tan 8 Kasım’a kadar olan süre Hızır Günleri adıyla yaz mevsimi, 8 Kasım’dan 6 Mayıs’a kadar olan süre ise Kasım Günleri adıyla kış mevsimi sayılmakta.

Hızır'ın kim olduğuna dair çeşitli görüşler olup, Tasavvuf’ta bir veli olarak kabul ettiği gibi, peygamber olduğu da rivayet ediliyor. Zor durumdaki insanlara yardım etmesi, iyileri mükafatlandırıp, kötüleri cezalandırması, berekete ve bolluğa kavuşturması gibi özelliklerle bilinir. Hızır'ın, "hayat suyu" içtiği için sonsuza kadar yaşayacağına inanılır.

İlyas'ın peygamber olduğu konusunda ise genel kabul bulunuyor.  Hızır karaların ve havanın, İlyas ise suların hakimidir ve bu ikisi kış mevsiminin bitip baharın başlangıcı, bereket ve bolluğa adım atıldığı 6 mayıs’ta birleştiğinde, doğada var olan her şeye güç yetecek konuma gelinmektedir.

Hıdırellez gecesinde ve gününde neler yapılır

Hıdrellezde baharın taze bitkilerini ve taze kuzu eti ya da kuzu ciğeri yeme adeti vardır. Baharın ilk kuzusu yenildiği zaman sağlık ve şifa bulunacağına inanılır. Bugünde kırlardan çiçek veya ot toplayıp onları kaynattıktan sonra suyu içilirse bütün hastalıklara iyi geleceğine, bu su ile kırk gün yıkanılırsa gençleşip güzelleşileceğine inanılır.

Hıdrellez gecesi 5 mayıs akşamı, Hızır'ın bereket vermesi için yiyecek kaplarının, erzak torbalarının, ambarların ve para keselerinin ağızları açık bırakılır.

Dileklerin olması için bir kağıda resimleri çizilir, 05 mayıs akşam ezanından sonra kırmızı kurdale ile gül ağacı dalına dua edilerek asılır, yaygın dua şöyledir;

Bismillahirahmanirahim
Bin bir adım bir adım
Allah bir adım adım
Kerim kerem allah
Başımda bir duman var
Yardım eyle ya allah
La ilaha illallah muhammeden resullullah
Yetiş imdadıma hızır ile
Allah birsin sen kulla mişersin
Biz gibi kulların yardımcısı sensin
Hızır deryada erdim murada amin

Asılan dilek kağıtları 06 mayıs sabahı erkenden toplanır, akar bir suya atılır. Evdeki her kişi için yedi fasulye ya da yedi nohut ekilir, gelebilecek kötülüklerin bunlara gelmesi dilenir.

Hıdırellez günü, erkenden kalkılıp eve bereket dolması için kapılar açılır. Sabah gün doğarken kırlara, bağlara, bahçelere çıkıp buralarda Hızır’ın ayak izlerine basarak bolluğa ulaşmak dilenir. Gün içinde hiçbir yeşil dalından koparılmaz. 6 Mayıs günü ikindi zamanı Hıdırellezin bittiğine inanılır.

Yoğurt mayalama geleneği

Kütahya'nın Tavşanlı ilçesine bağlı Yörük köylerinde bir yıllık yoğurt mayası, Hıdırellez ve bu günü takip eden 2 gün süresince sabah ezanı ile tan ağarması arasındaki vakitte doğadaki bitkilerin üzerinden toplanan çiy tanelerinden sağlanır.


Trabzon-Şalpazarı İlçesi'nde maya katılmadan yoğurt yapılır. Mayalama sıcaklığındaki sütün içine besmeleyle bir tahta kaşık konur. Bu şekilde elde edilen maya bir yıl kullanılır. Gelecek yıl tekrar değiştirilir.



1 Mayıs 2014 Perşembe

Kokulu mumlar ve tütsü kanser yapıyor



                      



Doğal kokuların insan duygu durumunu pozitif yönde etkilediği konusunda birçok araştırma mevcut. Rahatlatan kokular, hafızayı güçlendirenler, ağrı dindirenler, mutluluk verenler… Ancak sentetik kokuların beyne verdiği ya da verebileceği zararlar hakkında ne kadar bilgi sahibiyiz? Pozitif de olsa etkileri bu kadar kuvvetli olan kokuların hiçbir negatif etkisinin olmayacağını veya kötüye kullanılamayacağını düşünmek ne kadar mantıklı olurdu?

Parfümler merkezi sinir sistemini; baş ağrısı, baş dönmesi, zihin bulanıklığı, hafıza kaybı gibi nörolojik rahatsızlıkları; unutkanlığı; kaygı, depresyon, panik atak, dikkat dağınıklığı ve duygu durum bozukluğu gibi psikolojik rahatsızlıkları tetikleyen nörotoksik kimyasallar içeriyor.
Aynı zamanda alerjiler, astım, sinüzit gibi solunum yolları ile ilgili rahatsızlıklara; spermde DNA bozulmalarına, kısırlık, doğum hasarları ve düşüklere, prostat ve göğüs kanserine; hiper veya hipotiroid, anormal cinsel gelişimler gibi hormonal bozukluklara; böbrek, kalp, karaciğer, akciğer ve bağışıklık sistemi hasarlarına sebep olmaktadır.
“Kanseri tetiklediği öne sürülen tütsü ve mumlar, Fransa hükümeti tarafından sağlık için tehlikeli bulunduğundan yasaklanmaya hazırlanılıyor. Fransa hükümetinin programında, önümüzdeki aylarda bu “kirletici”leri yasaklamak bulunuyor. Bu önlem, Ekoloji, Sağlık ve Konut İşleri Genel Müdürlüğü tarafından yayımlanan “İç Hava Kalitesi Eylem Planı”na dahil. Fransa’da 2009′da yapılan bir çalışma katılımcıların yüzde 9′unun en az günde bir kez, yüzde 15′inin ise bir ayda en az bir kez parfüm veya kokulu mumları kullandığını gösteriyor. Ama bunlar içerisinde mum ve tütsü en sağlıksız olanlar olarak görülüyor. Endüstriyel Çevre ve Riskler Ulusal Enstitüsü (INERIS) tarafından yayımlanan son raporda, “Çok koku yayıcı mumlar var ve bunların aylık kullanımı risk oluşturmaktadır. Tütsü kullanımında kronik ve akut kanserojen riski olabilir” deniliyor. Tütsüde; toksik maddeler tarafından yayılan ana partikül madde, benzen ve formaldehit bulunuyor. Mumların içinde de akrolein ve formaldehit partiküleri yer alıyor. Benzen, Avrupa Birliği tarafından insanlar için kanserojen olarak sınıflandırılıyor. Formaldehitin burun ve solunum yollarında tahriş edici bir gaz olduğu biliniyor. Bu nazofarenks kanseri kökeni ve aynı zamanda lösemi nedeni olarak kabul ediliyor. Yasaklı maddelerin kara listesi henüz hazır değil. Uzmanlar “Genellikle çok sayıda madde içeren tütsülerin tam bileşimini bilmek çok zor” diyor. Ancak polimerler aynı zamanda kokulu mumlarda koku birleştirmek için kullanılıyor. Tütsü, ezilmiş bitkiler (kabuğu kokulu ağaçlar, çiçekler ya da bitkilerden elde edilen reçine) yapılıyor. Uzmanlar “kirletici”lerin ne olduğunu tam olarak belirleyebilmek için çalışmalarına devam ediyor.
KOKULU ÜRÜNLER İNSAN NESLİNİ YOK EDİYOR
Aidin Salih (Gerçek Tıp Kitabı Yazarı)
“İnsanda koku duyusu hiçbir yardımcı iletim mekanizmasına ihtiyaç duymadan ve beyin tarafından kontrol edilmeden doğrudan görevli sisteme (limbik sistem) ulaşan tek duyudur. Limbik sistem, kalp atışları, kan basıncı, nefes alıp verme, hafıza, stres düzeyi ve hormon dengesinin kontrolüyle görevlidir. Kokular, duygusal hafıza, psikolojik ve fizyolojik hormonlar, üreme, büyüme ve tiroid hormonlarının üretimini uyarır.
Ancak sentetik kokular, doğal kokulardan 200 kat daha kuvvetli olduğu için bu sistemler üzerinde yıkıcı bir etkiye sahiptir. Bugün kısırlık sebeplerinden en önemlisi sentetik kokulardır. Sentetik kokular evlerimize deterjanlar, parfümler, vücut bakım ürünleri, oda spreyleri, alkolsüz esanslar ve daha birçok ürünle girmektedir.”
ÜRETİM SENTETİĞE KAYDI
Uzm. Dr. Yavuz Dizdar (Çapa Tıp Fakültesi Onkoloji Enstitüsü): Tütsüler aslında binlerce yıldır kullanılıyor. Buradaki sorun üretim metodolojisinin artık sentetik ve kimyasala kaymış olması. Formaldehit bunlardan sadece birisidir. Aynı sorun koku unsuru taşıyan sabun, duş jeli gibi ürünler için de geçerlidir. Banyo sırasında ortaya çıkan buhar, kalitesiz ürünlerin solunum sistemine etkisini kolaylaştırır. Ne var ki örneğin lösemilerdeki artışı bütünüyle tütsüye ve muma bağlamak da başını kuma gömmeye benzer. Çünkü ortalama kullanıma bakılınca, tütsü ve kokulu mum tüketimi seyrek ve sınırlıdır. Bunların üretildiği, dolayısıyla çok daha fazla solunmasına neden olan imalathanelerde yapılacak araştırmalar bilgi verici ve aydınlatıcı olacaktır.
GIRTLAK KANSERİ YAPAR
Prof. Dr. Erkan Topuz (Emsey Hastanesi Onkoloji Bölüm Direktörü): Kokulu mumların içindeki maddeler kanserojendir. İçerisinde formaldehit maddesi var. Parfümlerin içinde bulunan maddeler de kanserojendir. Alışveriş merkezlerinde çok kullanılıyor. Buralarda klimalar vasıtasıyla püskürtülüyor ve klimalar devamlı temizlenmediği için zararlı kimyasalları yayıyorlar. 50 yıldır tütsünün kanserojen olduğu zaten bilinmekte. Solunum yoluna etki ederek, kansere neden oluyor. Lösemi, lenfoma ve beyin tümörleri üzerinde etkili olduğu senelerce yapılan çalışmalarda gösterilmiştir. Nazofarenks kanseri çok önemli kanserlerden biridir ve tahrişe bağlı bir kanserdir. Tütsülerin içindeki yüzlerce çeşit madde nazofarenks, gırtlak, akciğer kanseri ile lösemi ve lenfomaya sebep olur.
Kaynak: sadehayat.com


Kokular ve İnsan Frekanslarına Etkileri, Beş Manevi Koku





Kokular, tıpkı sesler ve renkler skalasına benzeyen bir dizi frekanstan ibarettir. Beynimiz, beş duyunun verileri dahil, herşeyi frekanslar halinde algılar, çiçeğin kokusu, metalin sertliği, rengin maviliği gibi her algı, frekansların beyin tarafından koklama, görme gibi duyulara dönüştürülmüş halidir.
Her kokunun saniyedeki titreşim sayısı bize farklılıkları verir, sümbülü veya papatyayı  düşündüğümüzde, koku frekansını anımsayabiliyoruz. DNA, çeşitli frekanslar yayınladığı için, böyle bir foton alışverişi, canlıların içte ve dışta, bu anlamda etkileşimlerini ortaya koyar.
Canlıların sahip olduğu frekans seviyeleri, megahertz (MHz) olarak ölçülebiliyor. Tabi hepimiz, bu titreşimlerle tesir alışverişi yapabiliyoruz. Yiyecekler, içecekler belli biyofrekanslarla ölçümlenirken, koku ve esanslar, insan bedenindeki frekanslar üzerinde önemli etkilere neden olabiliyor.
Normal bir kişi 62 ile 72 MHz civarında bir frekans aralığında titreşiyor. Beynimiz normalde 72-90 MHz ile titreşirken, sağlığın tehdit altında oluşu 58 MHz’de, Kanser türü tablolar 42 MHz ile ölüme yaklaşma anları ise, 25 MHz ile belirlenebiliyor.
Esans yağlarının 52-320 MHz aralığında değişen frekanslarına örnek vermek gerekirse;  Lavanta 118, Nane 78, Melissa 102, Gül 320, Ardıç 98, Alman papatyası 105 MHz.
Bazı deneyler eşliğinde, esansların, kokuların, tütsülerin, içki, yiyecek, kahve gibi maddelerin frekanslarımızı düşürdüğü ya da yükselttiği tespit edilmiş. 69 MHz vücut frekansına sahip olan bir insan, sıcak bir çayı eline alır almaz, beden frekansı değişir, çayı içtiğinde 61 MHz’e iner, uçucu bir esansı koklar ve frekansı  68 MHz’e çıkar.
Negatif düşünce, insanın frekansını 10 birim düşürür, güzel olan düşünceler ise, 10 birim daha yükseğe taşır. Dua ve konsantrasyon çalışmaları oldukça yarar sağlayıp, 15 MHz’lik bir artışa yol açar.
Özellikle gül koklamak, gülsuyu ve gül esansı kullanmak büyük ölçüde frekans arttırarak, fiziksel gücü sağlıyor, nöronların iletimini güçlendiriyor, zira gülün frekansı çok yüksek.  Hz. Muhammed’in (S.A.V) saf gül kokusu, kalp nurunu, temizliği, iç alemin nice sırlarını işaret eder.
Yuhanna 12:3-8 kısmında, Meryem’in yarım litre kadar saf hint sümbülünden yapılmış değerli bir yağı Hz.İsa’nın ayaklarına döktüğü yazar. İsa, Yahuda’ya, “Meryem’e ne yapması gerektiğini söyleme. Bırak da, hoş kokulu yağı, benim gömüleceğim gün için saklasın” der.
Tevrat’ta ise, Özdeyişler.Bölüm 27: 9′da, 1 Davut oğlu İsrail Kralı Süleyman’ın özdeyişlerinde; ”Güzel koku ve buhur canı ferahlatır” sözü, bir diğer anlamda, bu tür bir kokunun frekansımızı yükseltmekteki aracılığına örnek sayılabilir.
Düşük titreşimli kokuların 70 MHz altında oldukları biliniyor, bunların da ruhsal dengeye yardımcı olabildikleri düşünülmüş.
Tabi bu frekans dizinleri içinde varsayılan somutluk ise, illüzyonun kendisidir, herşey atom altı parçacıkların frekansları ile verilerini yayar.
BEYAZ KOKU
Her kokunun tıbbi bileşenleri ayrı, kimi masumiyeti ve huzuru getirir, uzaktan bile, gizli etkisini gösterir, insanın temel doğasına etkir. Geçen yıl, bilim adamları 86 kokunun bileşiklerini aynı yoğunlukta damıtmıştı, daha sonra, farklı bileşiklerden, değişik karışımlar oluşturulmuş, en çok 43 adet olmak üzere, kokulardaki bileşik sayısı arttırıldığında , karışımlardaki kokuların birbirlerine benzerliğinin yoğunlaştığının saptanması ile ‘beyaz koku’ oluşturulmuştu. Bu türde bir beyaz koku, 30 ve daha fazla eşit yoğunluktaki bileşenden oluşuyor.
GÜZEL KOKU VE ŞUUR
Keyfi etkileyen bir duyu ile güzel koku, sıklıkla zihni açıyor ve iyi çalıştırıyor. Beyindeki olumlu çağrışımları hızlandırıp, hafızayı etkiliyor. Felsefi bir simya ilkesi ile, aromaterapi bağlantısı da kurulabilir. Belli kokuların kombinasyonları, mutlaka duygusal ve ahlaki yönde bile, karakterlere ayrı ayrı faydalı ve tedavi edici fiziksel etkiler taşır. Örneğin tütsü kullanımı, meditasyon sırasında bilinci yükseltmeyi kolaylaştıran bir uygulamadır. Farklı kokular ve uçucu yağların, insan bilinci üzerinde farklı yararlı etkilere sahip olduğunu biliyoruz.
Japon bilim adamları,  yasemin kokusunun, hızlı ve kalıcı öğrenmeyi sağladığını bulmuşlar.
Kokular, şuurumuza etkirken, bazen de garip davranışlara ve hislere neden olabilirler, parfümler hayal gücünü coşturabilir, çekiciliği arttırabilir. Mistik manada, kutsal ritüellerde toplantılarda kullanılan koku ve tütsüler değişik şuur durumlarını tetikleyebilir. Diğer yandan, bazı varlıkları cezbedici etkileri bulunan kokular, ikram edilen aromalar da gizemcilikte önem kazanır.
KISACA KOKU, VARLIKLAR VE İKRAM
Koku bir latife halindedir, ulvi alemlerin ve görevli meleklerin, ya da, müekkillerin, ulvi ya da sufli olsalar da, kendilerine özgü koku çemberleri bulunur. Duygu ve düşüncelerin de kendi kokuları  bulunur.
Kozmik anlamda melekler veya başka güç alanlarına ilişkin varlıkların kodları, bir kokunun frekansına kayıtlanmış olabilir, böylece bilinçaltı, onun enerjisi ie bağlantı kurmayı kesintiye uğramadan sürdürebilir. Davetlerde celp anında koku duyulur, ikram edilen koku ile, davet edilen görevlinin koku çemberinin, benzer frekansta olması esas alınır. Bunlar ruhani armağan veya bir tür adsorbe edilecek besin, bir tür  yiyecek haline gelebilirler. Her tütsü yakıldığında, her zaman cazibe alanı oluşmaz, ancak amaca uyan işlemler yapılırsa bu mümkün olabilir.
Koku ile cezbedilen değişik enerji alanları bulunur. Örneğin sürekli ayni parfümü kullanan bir bayanın bayılmaları sıklaşır, çare bulunamaz, parfümü bittiğinde, bir süre için alamayınca bayılmaları kesilir, parfümü kullanıldığında yeniden başlaması ile saptanan olgu; bu koku ile cezbedilen bir enerjidir ve bayanın nörolojik faaliyetini de olumsuz etkilemektedir.
AROMATERAPİK BAZI ÖRNEKLER
Okaliptüs: Melankolinin, üzüntü ve endişenin dağılması. Okaliptus yağı için tıklayın >>>
Sandal ağacı: Derin düşünce, hayal gücünü yüksekliği.  Sandal ağacı yağı için tıklayın >>>
Günlük: Olumsuz düşüncelerin, nazar enerjisinin uzaklaştırılması, sükun. Günlük yağı için tıklayın >>>
Gül: Dinginlik, huzur, sevgi.  Gül yağı için tıklayın >>>
Limon: Rahatlama, sinir yatışması.  Limon yağı için tıklayın >>>
Yasemin: Anlayış, kavrama, mistik algı.  Yasemin yağı için tıklayın >>>
Lavanta: Enerji, şifa, arınma. Lavanta yağı için tıklayın >>>
Papatya: Arı, içten duygular, sevinç hissi.  Papatya yağı için tıklayın >>>

BEŞ MANEVİ KOKU
Hui-neng, Zen Budisttir. 638 doğumludur, 713 yılında ölmüştür. Sade yaşam ve onurunun önemini kavrayıp anlatmıştır. Hui-neng, manevi koku metaforunu kullanarak, bilgelik yolunu göstermeye çalışmıştır.
Beş manevi koku:
1) AHLAK kokusunu süren; kötülük, kıskançlık, açgözlülük, nefret, hırsızlık ve saldırganlık taşımaz.
2) DENGE kokusunu süren; Kendi zihninde herhangi bir kesinti olmadan, nesnelerin iyi ve kötü özellikleri görme yeteneği ve istikrar kazanır.
3) BİLGELİK kokusunu süren; hiçbir zaman kendi zihninde tıkanıklık olmadan, her zaman sağduyu ile maddenin doğasını ve doğayı gözlemler, netlik sahibidir, iyilik ve nezaket özelliği taşır.
4) KURTULUŞ kokusunu süren; zihnini nesnelere sabitlemekten kurtarmıştır.
5) SEZGİ VE AÇIK GÖRÜŞ kokusunu süren; sessizlik içinde kendi özgün zihnini tanımayı, aydınlanmayı, uyumu, bencil kişiliğin arınmasını sağlamıştır, gerçek doğasının bilgisine sahiptir.
Bilgi, uygun çaba ile, deneysel adımlarla, uygulamalarla elde edilebilir. Bilgelik yolu uzundur ve dikkat gerektirir.  Sürekli farkındalıkla, beş manevi parfümü koklayarak, bu metaforu kullanan ise, iyi bir yolcudur.
Ferda Ercan Uyulan
Kaynak: http://www.haberlotus.com/




14 Nisan 2014 Pazartesi

Organik Kozmetik Ekolojik, Doğal Kozmetik Nedir?



Organik Kozmetik Ekolojik, Doğal Kozmetik Nedir?

Raflardaki organik kozmetiklerin sayısı sadece Türkiye'de değil, dünyada da artıyor. Ancak bu ürünler için, organik tarım gibi Amerika ve Avrupa Birliği(AB)'de kabul edilmiş standart bir yönetmelik yok. Dolayısıyla organik kozmetik sektörünün büyüklüğüyle ilgili net rakamlar bulunmuyor. Tek bilinen, sektörün hızla büyüdüğü.

Yapılan araştırmalara göre, kadınlar, kozmetik ürünleri yoluyla yılda ortalama vücutlarına 2 kilogram kimyasal alıyor. Son yıllarda gelişen yeşil hareket ve ekolojik bilinç, tüketiciyi organik ürünlere yöneltiyor. Rakamlar bu durumu doğruluyor; iki yıldır piyasadaki organik kozmetik ürünlerin sayısında hızlı bir artış var. Hepsi farklı iddialarla raflarda yer alıyor. Kimi etiketlerine "doğal", kimi "yüzde 100 organik", kimiyse "yüzde 95 doğal" yazıyor. Peki bu ürünleri satın alırken nelere dikkat etmeliyiz? Denetimleri nasıl yapılıyor? Yüzde yüz organik bir kozmetik ürünü mümkün mü?

Raflardaki organik kozmetiklerin sayısı sadece Türkiye'de değil, dünyada da artıyor. Ancak bu ürünler için, organik tarım gibi Amerika ve Avrupa Birliği(AB)'de kabul edilmiş standart bir yönetmelik yok. Dolayısıyla organik kozmetik sektörünün büyüklüğüyle ilgili net rakamlar bulunmuyor. Tek bilinen, sektörün hızla büyüdüğü.

Organik Ürün Üreticileri ve Sanayicileri Derneği (ORGÜDER) Genel Sekreteri Melahat Özkan: "Artık dünya, her konuda organiğe dönüyor. Ancak özellikle Türkiye için şu an bunun ekonomisinden bahsedemeyiz. Pazardaki ürünler çoğunlukla ithal" diyor.

Özkan, yerli de olsa ithal da olsa, organik kozmetik alırken dikkat edilmesi gereken şeyin, ürünün organik olduğunu tescilleyen sertifika olduğunu söylüyor: "Bir ürünün organik olabilmesi için, içeriğinin bütün üretim aşamalarında, taşımasından ambalajına kadar devlet tarafından belirlenen organik kriterlerine uygun olması gerekiyor. İzin verilen ölçülerde, izin verilen gübreler ve hammaddelerle üretilmelidir. Sırf kimi kimyasallar kullanılmıyor demek, bu ürün organiktir demek değildir" diyor.

TOHUMDAN AMBALAJA HERŞEY DENETİM ALTINDA OLMALI

‘Organik' veya ‘doğal içerikli' etiketini taşıyan kozmetik ürünlerin denetimini bizde Sağlık Bakanlığı yapıyor. Yetkililer "Ürünü alırken yanıltıcı reklamlardan kaçınmalı. Kozmetiğin kendisi hiçbir zaman organik olamaz. Sadece içeriğinde kullanılan hammaddeler organik olabilir" diyor. Denetim esnasında ürünler, Tarım Bakanlığı'ndan onaylı ya da yurtdışından alınmış sertifikalarına göre değerlendiriliyor. Gelen belgelerin doğruluğuna ve verilen kurumların niteliğine göre onaylanıyorlar.

Organik kozmetik üreten şirketler, Sağlık Bakanlığı'nın talep ettiği sertifikaları Tarım Bakanlığı'nın onayladığı çeşitli kurumlardan alabiliyor. Bu kurumlar, organik kozmetiklerin ham maddelerinde kullanılan ürünlerin Tarım Bakanlığı'nın organik tarım yönetmeliğine uygun olarak üretilip üretilmediğini denetliyor. Avrupa Birliği'yle aynı standartları taşıyan yönetmeliğine göre, bir ürünün organik sertifikası alabilmesi için tohumunun toprağa atıldığı ilk andan, ambalajlanana kadar tüm süreçlerin organik olduğunun denetlenmesi gerekiyor. Kozmetik şirketleri, ürünlerinin reçetelerini sertifika kuruluşlarına veriyor; kuruluşlar üretimleri yerinde görüp denetliyor. Ancak, Türkiye'de bu konudaki iç üretim oldukça kısıtlı olduğundan, ürünler genelde ithal edilmiş oluyor.

SERTİFİKA KURULUŞLARI KENDİ STANDARTLARINI BELİRLEDİ

Organik tarım içinde tekstil, temizlik ve kozmetik ürünlerine uygun standart bir yönetmelik Türkiye'de ya da Avrupa Birliği'nde bulunmuyor. Bu nedenle, organik veya doğal içerikli ürünlere etiketleri dünyanın en bilinen altı sertifika kuruluşu; Almanya'dan BDIH, Fransa'dan ECOCERT ve Cosmebio, İngiltere'den Soil Association, İtalya'dan ICEA ve Belçika'dan Bioform bir araya gelerek uzun çalışmalar sonucunda geçen Ocak ayında COSMOS-Standard isimli bir protokol oluşturdu ve kendi standartlarını belirledi.

Doğal, organik, ekolojik...

Hangisi, nedir?

- Organik ve ekolojik aynı anlamı taşıyor; Amerikalılar organik, İngilizler ekolojik diyor. Bir ürünün organik kozmetik olması için, yüzde 95'inin organik tarımla yapılmış doğal içeriklerden, yüzde 5'ininse izinli sentetik kimyasallardan oluşması gerekiyor. Doğal içeriği oluşturan ürünlerin yüzde 95'inin tohumun toprağa atıldığı andan ambalajlanana kadar organik olarak üretilmesi gerekiyor.

- Doğal içerikteyse, yine yüzde 95 oranında doğal içerik gerekiyor ama bu doğal ürünlerin yüzde 95'inin organik olması gerekmiyor. Örneğin yüzde 90'ı organik, yüzde 5'i organik olmayan doğal ürünlerden olunca, doğal içerikli deniyor. Örneğin, bu içeriklerin yüzde 90'ı organik, yüzde 5'i organik olmayan şekilde üretildiyse, bu ürüne organik etiketi değil, ‘doğal içerikli' etiketi koyuluyor.

- ORGÜDER Genel Sekreteri Melahat Özkan, ‘Doğal ürün' teriminin yanlış kullanıldığına dikkat çekiyor: "Birşeyin doğalı, onun kendisidir. Örneğin portakal doğaldır, ama portakal reçeli içine hiçbir katkı maddesi koymasanız da artık doğal değildir. Doğal, organik demek de değildir. Limon doğaldır belki ama üretim aşamasında öyle ilaçlar kullanılmıştır ki, size zararlıdır..."

kaynak; naturey.com




Arap Sabunu Nedir? Nasıl Kullanılır?



Arap Sabunu Nedir? Nasıl Kullanılır?


Arap sabunu
 bir zamanlar her evde özellikle halı temizliğinde kullanılmak üzere yer alırdı. Doğa dostu bu ürünün içeriğinde ayçiçek yağı ve sabun bazı bulunur. Günümüzde ise çoğunlukla kullanılmış yağlarla üretilen arap sabunları pek tercih edilmez çünkü atık yağ ile yapılan sabunun temizleme özelliği azalır üstelik çamaşırlarda leke bırakabilir. Bunun yanı sıra yanık kokusunun kamufle edilmesi için sentetik aromalar eklenir ki bu aromalar zararlı olmalarının yanı sıra yanık kokusuyla birleşince daha kötü kokular oluşturur. Eğer arap sabununun hoş kokulu olmasını istiyorsanız dilediğiniz bir aromatik yağdan birkaç damla damlatarak kullanın. Salon, oturma odası ve yatak odası için lavanta yağı; çocuk odası, mutfak ve banyo için portakal yağı kullanabilirsiniz.

Arap Sabunu Nerelerde Kullanılır?

Çamaşır Temizliği:

Çamaşır makinesi için;

Çamaşır haznesine çamaşırlarla birlikte 1 avuç arap sabunu koyun. Deterjan gözüne 1 çay bardağı çamaşır sodası-boraks karışımı veya 1 su bardağı çamaşır sodası-karbonat karışımı ekleyin. Beyazları yıkarken çamaşır sodası veya boraks miktarını yarım çay bardağı arttırabilirsiniz. Çamaşır sodası ve boraks suyu yumuşatır sabunun daha iyi köpürmesini ve çamaşırların yumuşak olmasını sağlar. 

Arap sabunu ile doğal sıvı çamaşır temizleyici yapmak da mümkün:

5 litre su (1 litresini kaynamış olacak)
1 su bardağı arap sabunu 
1 su bardağı çamaşır sodası 
1 su bardağı boraks   
10 ml. dilediğiniz doğal aromatik yağ (lavanta yağı,   portakal yağı, palmarosa yağı)  

Doğal aromatik yağı, çamaşır sodası ve boraks ile iyice karıştırın daha sonra arap sabunu ve kaynamış suyu ekleyerek karışım homojen hale gelene kadar iyice karıştırın. Son olarak kalan suyu ekleyin. Bu karışımdan deterjan gözüne her seferinde 1 çay bardağı ekleyerek kullanın.

Yaka ve kol kirlerini çıkarmak için kirli bölgelere arap sabununu sürün ve öyle makineye atın. 

Doğal yağlar ve mineraller yüksek sıcaklıklarda daha etkili olurlar, makinenizi minimum 40 derecede çalıştırmanızda fayda var. Beyazları 60 derecede yıkamanız daha etkili olacaktır. Daha yumuşak çamaşırlar için yumuşatıcı gözüne 1 çay bardağı doğal elma sirkesi ekleyin.

Bulaşık Temizliği:

Elde yıkarken;

Süngere istediğiniz miktarda arap sabununu alın ve bulaşıklarınızı yıkayın. Arap sabunu hem iyi köpürür hem de parlatarak temizler. Oldukça sıcak suyla durulayın aksi taktirde bulaşıklar yağlı kalabilir. 

Sıvı bulaşık karışımı isterseniz 
yarım su bardağı
 arap sabunu ile 

üzerine 10 damla limon yağı

6 damla
 biberiye yağı,
4 damla
 lavanta yağı,  

2 damla
 portakal yağı damlatılmış 1 çay bardağı boraksı karıştırın
ve yarım litre kaynamış su ekleyin.

Bu karışımı iyice karıştırıp çalkalayın ve bulaşık suyuna yarım çay bardağı katarak kullanın.

Ocak ve Fırın Temizliği:

Ocağın üzerindeki lekeleri önce ılık suyla ıslatarak bir süre bekleyin. Ardından arap sabunu ile ovun lekeler kolaylıkla çıkacaktır. Fırının iç yüzeylerine 1 tatlı kaşığı karbonat, 1 tatlı kaşığı limon tuzu ve 1 yemek kaşığı doğal sirke karışımını püskürtün ve bir gece bekletin. Ertesi gün arap sabunu ile ovarak temizleyin. Ilık suyla durulayın. Fırın camındaki lekelerin üzerine 1 tatlı kaşığı karbonat, bir tatlı kaşığı limon tuzu, bir yemek kaşığı doğal sirke ve birkaç damla portakal yağı damlatarak hazırladığınız karışımı püskürtün ve bir gece bekledikten sonra arap sabunu ile ovup durulayın.

Yer Temizliği:

Özellikle yağlı yüzeylerde,

2 litre sıcak su, 
1 yemek kaşığı arap sabunu, 
1yemek kaşığı çamaşır sodası, 
1 yemek kaşığı boraks, 
½ fincan temizlik sirkesi,
10 damla palmarosa yağı, 
bergamot yağı,   
limon yağı veya  
portakal yağı karışımını kullanın, 

oldukça etkili bir dezenfekte edici elde edersiniz ve durulamanız gerekmez. Üstelik tertemiz ve mis kokulu yüzeyler elde edersiniz.

Ahşap yüzeyleri,

1 yemek kaşığı arap sabununu
1.5 litre sıcak suda iyice eritip
1 yemek kaşığı doğal temizlik sirkesi
veya elma sirkesi ekleyerek silin.

Arap sabunu ahşap yüzeyleri temizlemenin yanı sıra bakımını da yapar, parlatır. Kapıları silerken kullanmayı ihmal etmeyin.

Banyo Temizliği:

1 yemek kaşığı arap sabunu1 tatlı kaşığı çamaşır sodası,
1 tatlı kaşığı boraks,
1 çay bardağı doğal sirke ve yarım litre kaynamış suyu karıştırın. 
Püskürtme şişesinde çalkalayıp duş çevresindeki duvarlar ve duşakabinlere sıkın. Sirkeli su ile durulayıp pamuklu bezle silin.

Süngerin üzerine bir miktar arap sabunu alarak lavabo veya küveti ovun. Eğer aşınmadan dolayı yerleşmiş kirler varsa lavanta yağı damlatılmış çamaşır sodası serpin ve ovmaya devam edin. Küvet veya lavabonuzun ışıl ışıl parladığını göreceksiniz. Doğal maddeler yüzeyleri aşındırmadığı için daha kolay ve uzun süreli temizlik elde edersiniz. Üstelik zehirli gazlara maruz kalmayarak fazla yorulmadan temizliğinizi tamamlarsınız. 

Tuvalet Temizliği:

Klozetin genel yüzeyleri ve oturma kısmının çevresi ve altını temizlemek için anti-bakteriyel sprey temizleyici: 
2
 su bardağı su,
1 yemek kaşığı arap sabunu, 
¼ su bardağı boraks,  
¼ su bardağı çamaşır sodası10 damla çay ağacı yağı(hint defnesi yağı), 
10 damla lavanta yağı veya nane yağı. 
Püskürtme şişesi ile iyice çalkalayıp sıkın. Nemli bir bez veya süngerle silin.

Halı Temizliği:
Halılarınızı yıkarken veya silerken arap sabunu kullanabilirsiniz. Silme işleminden sonra durulama suyuna 1 fincan doğal elma sirkesi ekleyin ve durulayın. Halınız tertemiz, yumuşacık ve pırıl pırıl olacaktır. Hiç bir kalıntı bırakmadığından her zaman güvenle kullanabilirsiniz. Özellikle emekleyen bebekler ve alerjisi olanlar için harika bir çözümdür.

Koltuk Temizliği:

Koltuklarınızı halı temizliğinde olduğu gibi arap sabunu ile silin ve ardından durulama suyuna doğal elma sirkesi ekleyerek durulayın. Koltuklarınız tertemiz, yumuşacık ve pırıl pırıl olacaktır. Temizlik esnasında ve sonrasında hiçbir zararlı kimyasala maruz kalmadan doğaya zarar vermeden temizliğinizi tamamlarsınız.

Cam Yüzey Temizliği:

Özellikle çerçeveleri silerken arap sabununu süngere alıp ovarsanız lekelerin çok çabuk temizlendiğini görürsünüz. Camlardaki zor lekeler için de kullanabilirsiniz, durulayıp temizlik sirkesi ile silin camlarınızın ışıldadığını göreceksiniz.

kaynak; http://yesilkopuk.blogspot.com.tr/