Doğal kokuların insan duygu durumunu pozitif yönde etkilediği konusunda birçok araştırma mevcut. Rahatlatan kokular, hafızayı güçlendirenler, ağrı dindirenler, mutluluk verenler… Ancak sentetik kokuların beyne verdiği ya da verebileceği zararlar hakkında ne kadar bilgi sahibiyiz? Pozitif de olsa etkileri bu kadar kuvvetli olan kokuların hiçbir negatif etkisinin olmayacağını veya kötüye kullanılamayacağını düşünmek ne kadar mantıklı olurdu?
Parfümler merkezi sinir sistemini; baş ağrısı, baş dönmesi, zihin bulanıklığı, hafıza kaybı gibi nörolojik rahatsızlıkları; unutkanlığı; kaygı, depresyon, panik atak, dikkat dağınıklığı ve duygu durum bozukluğu gibi psikolojik rahatsızlıkları tetikleyen nörotoksik kimyasallar içeriyor.
Aynı zamanda alerjiler, astım, sinüzit gibi solunum yolları ile ilgili rahatsızlıklara; spermde DNA bozulmalarına, kısırlık, doğum hasarları ve düşüklere, prostat ve göğüs kanserine; hiper veya hipotiroid, anormal cinsel gelişimler gibi hormonal bozukluklara; böbrek, kalp, karaciğer, akciğer ve bağışıklık sistemi hasarlarına sebep olmaktadır.

KOKULU ÜRÜNLER İNSAN NESLİNİ YOK EDİYOR
Aidin Salih (Gerçek Tıp Kitabı Yazarı)
“İnsanda koku duyusu hiçbir yardımcı iletim mekanizmasına ihtiyaç duymadan ve beyin tarafından kontrol edilmeden doğrudan görevli sisteme (limbik sistem) ulaşan tek duyudur. Limbik sistem, kalp atışları, kan basıncı, nefes alıp verme, hafıza, stres düzeyi ve hormon dengesinin kontrolüyle görevlidir. Kokular, duygusal hafıza, psikolojik ve fizyolojik hormonlar, üreme, büyüme ve tiroid hormonlarının üretimini uyarır.
Aidin Salih (Gerçek Tıp Kitabı Yazarı)
“İnsanda koku duyusu hiçbir yardımcı iletim mekanizmasına ihtiyaç duymadan ve beyin tarafından kontrol edilmeden doğrudan görevli sisteme (limbik sistem) ulaşan tek duyudur. Limbik sistem, kalp atışları, kan basıncı, nefes alıp verme, hafıza, stres düzeyi ve hormon dengesinin kontrolüyle görevlidir. Kokular, duygusal hafıza, psikolojik ve fizyolojik hormonlar, üreme, büyüme ve tiroid hormonlarının üretimini uyarır.
Ancak sentetik kokular, doğal kokulardan 200 kat daha kuvvetli olduğu için bu sistemler üzerinde yıkıcı bir etkiye sahiptir. Bugün kısırlık sebeplerinden en önemlisi sentetik kokulardır. Sentetik kokular evlerimize deterjanlar, parfümler, vücut bakım ürünleri, oda spreyleri, alkolsüz esanslar ve daha birçok ürünle girmektedir.”
.jpg)
Uzm. Dr. Yavuz Dizdar (Çapa Tıp Fakültesi Onkoloji Enstitüsü): Tütsüler aslında binlerce yıldır kullanılıyor. Buradaki sorun üretim metodolojisinin artık sentetik ve kimyasala kaymış olması. Formaldehit bunlardan sadece birisidir. Aynı sorun koku unsuru taşıyan sabun, duş jeli gibi ürünler için de geçerlidir. Banyo sırasında ortaya çıkan buhar, kalitesiz ürünlerin solunum sistemine etkisini kolaylaştırır. Ne var ki örneğin lösemilerdeki artışı bütünüyle tütsüye ve muma bağlamak da başını kuma gömmeye benzer. Çünkü ortalama kullanıma bakılınca, tütsü ve kokulu mum tüketimi seyrek ve sınırlıdır. Bunların üretildiği, dolayısıyla çok daha fazla solunmasına neden olan imalathanelerde yapılacak araştırmalar bilgi verici ve aydınlatıcı olacaktır.
GIRTLAK KANSERİ YAPAR
Prof. Dr. Erkan Topuz (Emsey Hastanesi Onkoloji Bölüm Direktörü): Kokulu mumların içindeki maddeler kanserojendir. İçerisinde formaldehit maddesi var. Parfümlerin içinde bulunan maddeler de kanserojendir. Alışveriş merkezlerinde çok kullanılıyor. Buralarda klimalar vasıtasıyla püskürtülüyor ve klimalar devamlı temizlenmediği için zararlı kimyasalları yayıyorlar. 50 yıldır tütsünün kanserojen olduğu zaten bilinmekte. Solunum yoluna etki ederek, kansere neden oluyor. Lösemi, lenfoma ve beyin tümörleri üzerinde etkili olduğu senelerce yapılan çalışmalarda gösterilmiştir. Nazofarenks kanseri çok önemli kanserlerden biridir ve tahrişe bağlı bir kanserdir. Tütsülerin içindeki yüzlerce çeşit madde nazofarenks, gırtlak, akciğer kanseri ile lösemi ve lenfomaya sebep olur.
Prof. Dr. Erkan Topuz (Emsey Hastanesi Onkoloji Bölüm Direktörü): Kokulu mumların içindeki maddeler kanserojendir. İçerisinde formaldehit maddesi var. Parfümlerin içinde bulunan maddeler de kanserojendir. Alışveriş merkezlerinde çok kullanılıyor. Buralarda klimalar vasıtasıyla püskürtülüyor ve klimalar devamlı temizlenmediği için zararlı kimyasalları yayıyorlar. 50 yıldır tütsünün kanserojen olduğu zaten bilinmekte. Solunum yoluna etki ederek, kansere neden oluyor. Lösemi, lenfoma ve beyin tümörleri üzerinde etkili olduğu senelerce yapılan çalışmalarda gösterilmiştir. Nazofarenks kanseri çok önemli kanserlerden biridir ve tahrişe bağlı bir kanserdir. Tütsülerin içindeki yüzlerce çeşit madde nazofarenks, gırtlak, akciğer kanseri ile lösemi ve lenfomaya sebep olur.
Kaynak: sadehayat.com
Hiç yorum yok :
Yeni yorumlara izin verilmiyor.