3 Şubat 2014 Pazartesi

Terleme ve Doğal Deodorantlar Hakkında



Neden terleriz?  Vücut fonksiyonlarımızın normal şekilde işleyebilmeleri için bedenimizin belli bir ısıda kalması gerekir. Sağlıklı bir insanın vücut ısısı 36-37 derecedir. Sıcak ortamda bulunma, hareket etme, kalın giyinme gibi nedenlerle vücut sıcaklığının normalden daha fazla arttığı zamanlar vücut kendini soğutmak ister. Vücudun kendini soğutma mekanizması yani doğal kliması terlemedir. Terin vücut yüzeyinden buharlaşması sonucu derideki kılcal damarlar soğur ve bu serinleme etkisiyle vücudun ısısı normale dönerek dengelenir. Böylece sağlıklı yaşamımıza devam edebiliriz.    

Ter neden kokar?  Ter vücuttan çıktığı ilk anda kokusuzdur. Tenimizde doğal olarak bulunan bakteriler bu teri yerler. Bakterilerin teri yiyip sindirmesinden sonra oluşturdukları atık maddeler kokmaya başlar. Böylece terleyen bölgenin koktuğu hissedilir. Buna ter kokusu denir. Ter kokusu ve yoğunluğu insandan insana farklılık gösterir. Bu farklılığın sebebi kişinin yedikleri, içtikleri, duygu durumu, hormonları veya aldığı ilaçlar olabilir.   

Parfüm ve Deodorant arasındaki fark nedir?  Çoğu kişi bilmese de parfüm ve deodorant birbirinden tamamen farklı şeylerdir.   Parfümün işi “yalnızca güzel koku vermektir.” Parfüm vücuttaki kötü kokulara dokunmaz. Bu sebeple ter kokmayan, temiz vücutta kullanılmalıdır. Çünkü parfümün ter kokusunu durdurucu hiçbir etkisi yoktur. Ter kokan vücuda parfüm kullanıldığı zaman, ter kokusu ve parfüm kokusu birbirine karışır. Yani vücut parfüm kokarken aynı zamanda ter de kokmaya devam eder. Hangi koku güçlüyse o ön plana çıkar ve hoş olmaz.   

Parfümün güzel kokusunun ortaya çıkması için bir şekilde terin kokmasının durdurulması sağlanmalıdır.    İşte terin kokmasını durduracak bu maddeye “deodorant” denir. Deodorantın kelime anlamı “koku önleyici” demektir.   Deodorantın tek amacı “ter kokusunu durdurmaktır.” Güzel koku vermek değildir. Güzel kokuyu parfüm verir.   Fakat günümüzde, müşteriler öyle istiyor denilerek, deodorantların içine sentetik koku kimyasal maddeleri katılmakta ve parfüme benzetilmeye çalışılmaktadır. Bu sentetik koku kimyasalları genelde kalıcı koku vermekten uzaktırlar ve kötü bir parfüm taklidi olmaktan öteye gidememektedirler.  
 
Deodorantlar kaç çeşittir?  Deodorantlar iki çeşittirler: Antiperspirant olanlar ve olmayanlar. Antiperspirant’ın kelime anlamı “terlemeyi durduran” demektir.   Antiperspirant olan deodorantlar ter bezlerini tıkayarak terlemeyi durdururlar. Oysa antiperspirant olmayan deodorantlar terlemeyi durdurmaz, düzenler.   Antiperspirant olan deodorantlar, ter bezi kanallarını tıkayarak terlemeyi keserler. Bu işlemi deodorantın içindeki Aluminium Chlorohydrate veya Aluminium Zirconium yapar. Ortada ter olmayınca bakteriler yiyecek birşey bulamaz ve koku da olmaz. Fakat ter bezlerinin tıkanması vücudun doğal sağlıklı çalışmasına dışarıdan bir müdahaledir. Ter, kanallar tıkalı olduğu için dışarı atılamayınca, gerisin geri vücuda girmek zorunda kalır. Bunun vücutta ne gibi zararlara ve tahribata yol açtığı tam olarak bilinememektedir. Piyasada satılan deodorantların %90’ı antiperspiranttır ve ter bezlerini tıkarlar.   

Diğer taraftan, antiperspirant olmayan deodorantlar ter bezlerini tıkamazlar. Doğal terleme durmaz ama düzenlenir. Böylece vücudun doğal, sağlıklı işleyişi bozulmaz. Bu tip deodorantlar içerdikleri antibakteriyel maddelerle tende doğal olarak bulunan bakterileri etkisiz hale getirerek kokuyu önlerler. Böylece ter kokmaz.    En ideal kullanım şekli, önce kokusuz, antiperspirant olmayan bir deodorant kullanıp ter kokusuna önlem almak ve ardından istenirse güzel bir parfüm sıkıp hoş koku vermektir. 
  
Piyasadaki deodorantlar (antiperspirantlar) kokuyu nasıl önler?  Piyasadaki deodorantlar (antiperspirantlar), aktif madde olarak Aluminium Chlorohydrate veya Aluminium Zirconium içerir. Bu maddeler ter bezi kanallarını tıkarlar ve terlemeyi durdururlar. Terleme durunca da koku oluşması için gereken ortam oluşmaz. Bazı bilim adamları Aluminyum Chlorohydrate ve Aluminium Zirconium’un kansere yol açabileceklerini ısrarla belirtirken, diğerleri kanser ve bu maddeler arasında bağ kurmak için daha fazla araştırmaya ihtiyaç duyulduğunu ifade ederler. Ter, kanallar tıkalı olduğu için dışarı atılamayınca, gerisin geri vücuda girmek zorunda kalır. Bunun vücutta ne gibi zararlara ve tahribata yol açtığı tam olarak bilinememektedir.    

Aluminyum Chlorohydrate ve Aluminium Zirconium farkı nedir?  İkisi de antiperspirant tipi deodorantlarda kullanılırlar ve ter bezi kanallarını tıkayarak teri durdururlar. Böylece kokudan korunma sağlarlar. Aluminyum Chlorohydrate “roll-on” tarzı deodorantlarda kullanılır. Aluminium Zirconium “stick” deodorantlarda kullanılır.   
 
LaNaturel Doğal Deodorant kokuyu nasıl önler?  LaNaturel Doğal Deodorant, piyasadaki anperspirantlardan farklı olarak, ter bezi kanallarını tıkamaz. Sürüldüğü bölgedeki doğal bakterileri etkisiz hale getirerek ter kokusunu önler. Bunu içeriğindeki özenle seçilmiş, tamamen doğal mineral ve bitkiler sayesinde yapar. Terlemeyi tamamen durdurmadan düzene koyduğu için vücudun doğal dengesi, ritmi bozulmaz ve sağlıklı etkin korunma sağlanır. 



LaNaturel, doğanın gücüne inanarak yola çıkmış bir harekettir.

Çoğu insan sentetik kimyasallardan vazgeçilemeyeceğini, çünkü bunların kullanılan ürünlere üstün performans özelliği verdiğini ve alternatiflerinin olmadığını iddia ederler. Hatta bu fikre o kadar inanmışlardır ki (veya inandırılmışlardır ki) kullandıkları ürünlerin doğal ve sağlıklı bir alternatifi olup olmadığını düşünmezler bile. Sonuç; insanların zayıflayan sağlıkları, artan hastalıklar..

Eğer en değerli varlığımız sağlığımızsa ve buna rağmen yaşam alanımız kimyasallarla kuşatılmışsa bir yerlerde bir hata yapıyoruz demektir.


Örneğin, DDT bir zamanların en popüler ve en yaygın kullanılan tarım ilacıydı. Çoğu insan hala hatırlar. DDT yıllar önce yasaklandı, fakat bugün bile 35-40 yaşlarını geçmiş insanlarda DDT’den kaynaklanan hastalıklara hala rastlanmakta. Çünkü yıllar önce kullanılan DDT hiç bir şekilde etkisini kaybetmiyor. Kalıntılar hücrelerde toplandığı için bütün hayatı boyunca vücut onu dışarı atamıyor. Daha kötüsü, çocuklara da anne sütü ile geçiyor ve zarar vermeye devam ediyor. En çok da karaciğer, yumurtalıklar ve beyne zarar veriyor. Oysa bir zamanlar ne popülerdi, ne yaygındı DDT. Herkes mutluluk ve huzur içinde DDT kullanırdı. O zamanlar bilim adamları yok muydu, o zamanlar ruhsat verici denetleyici kurumlar yok muydu? Peki neden izin verdiler bu kadar zararlı DDT’ye? Bu kadar zararlı olan DDT nasıl bu kadar popülerleşebildi, herkesin kullandığı bir ürün haline gelebildi? Yıllarca kimse neden uyanmadı? Ya üniversiteler, doktorlar, araştırma görevlileri? Neden hepsi de uyudular yada uyutuldular?

Başka bir gazete haberi “Amerika`da Campaign for Safe Cosmetics laboratuvarında yapılan testlerdeJohnson&Johnson markalı bebek şampuanlarında kansere sebep olan maddeler bulunduğu belirtiliyor. Campaign for Safe Cosmetics, 22 şirketin 48 ürününde 1,4 dioksin ve 28 üründe de formaldehit testi yapmıştı. Bu ürünlerden 17`sinde hem 1,4 dioksin hem de formaldehit bulunduğu tespit edilmişti. Formaldehitin Japonya ve İsveç`te bebek ürünlerinde kullanılması yasak. 1,4 dioksin de Avrupa Birliği`nde yasak.” Görüldüğü üzere bugün bile dünyanın en büyük şirketleri, en büyük markaları hala riskli kimyasal içerikleri hiç çekinmeden kullanabiliyorlar ve insan sağlığını riske atmaktan, inanılmaz şekilde, hiç korkmuyorlar. Çok daha kötüsü, bunları bebek ve çocuk ürünlerinde dahi kullanmaktan hiç çekinmiyorlar, acı ve üzüntü duymuyorlar. Bu durum yıllar önce DDT’nin nasıl bu kadar popülerleşebildiğini ve nasıl herkes tarafından kullanılan yaygın bir ürün olmayı başarabildiğini açıklıyor aslında.


Günümüz dünyasının bu şartları altında, LaNaturel’in misyonu, insanların kimsayal kuşatılmışlıklarında, onlara doğal alternatifler sunarak, en değerli varlıkları olan sağlıklarını korumalarında yardımcı olmaktır. Daha da önemlisi bunu katıksız dürüstlükle yapmaktır.








1 Şubat 2014 Cumartesi

Mucize bitkilerden biri Defne …




Defne mucize Bitkilerden biridir.  Güzel kokusuyla bizi büyüleyen defne bitkisi yemeklere lezzet vermekle kalmıyor sağlığımıza da büyük faydası dokunuyor.

Yaz kış yaprağını dökmeyen bir bitkidir. Ülkemizin Akdeniz kıyıları başta olmak üzere Ege, Marmara ve Karadeniz kıyıları ile bu kıyıların iç kısımlarında yetişir. 6-8 metre'ye kadar boylanabilen defne, yuvarlak tepeli ve sık dallı olarak gelişir. Yapraklarından yeşil renkli bir yağ olan Defne yağı çıkarılır.

İşte mucizevi bitkilerden biri olan defne’nin çeşitli ürünleri, kullanım alanları ve faydaları;

Defne Yağı;  Defne ağacının zeytine benzeyen meyvesinden çıkarılır ve bundan yapılan garlı sabun saç ve cilt sağlığı için kullanılır.

Defne yağı, yağ asitleri ve esansiyel yağlardan meydana gelir ve çok güçlü antioksidan ve antiseptik etkinlikteddir. Saç dökülmesine karşı oldukça etkilidir. Saç tellerini güçlendirir. Kepeklenmeyi azaltır.

Romatizmal rahatsızlıklarda masaj yağı içerisinde kullanılır. Sedef ve egzemada kullanılan bitkisel kremlerin içinde bulunur. Defne yağının spazm çözücü yangı ve ağrı giderici etkisi bulunur. Defne yağı sabun yapımında sıkça kullanılır.

Defne yağı kaslarda gevşeme yapar ve sıcaklık verir. Antiseptik özelliğinden dolayı vücud ısısını artırır ve bağışıklık sistemini güçlendirir. Vücud direncinin artırılmasında, eklem ağrılarında, adet sancılarında, soğuk algınlığına bağlı ağrılarda masaj yapılarak olumlu sonuçlar alınabilir.

En önemli özelliklerinden biri mikrop öldürücü olmasıdır. Bu nedenle sıcak suya bir miktar damlatılıp radyatör peteklerinin üzerine konulursa evdeki havayı mikroplardan temizler. Veya aynı işlemi yağ lambası ile de yapabilirsiniz.

Defne Sabunu;  Saçları besler, yumuşaklık ve parlaklık kazandırır. Defne sabunu antiseptik ve nemlendirici etkiye sahip olduğundan dolayı düzenli kullanımı saçın kepeklenmesini ve saçta mantar oluşumunu önler.

Defne sabunu saç diplerindeki gözenekleri açar ve saç dibi tahrişlerini onarırıcı etki gösterir.

Defne sabunu kendine özgü keskin kokulu ve açık kahverengi-yeşil renktedir


Cilt güzelliği ve sağlığı için faydalıdır, derideki gözenekleri açıp rahatlatır, kuru cildi nemlendirir.

Antiseptik özelliğinden dolayı,mikrop öldürürcü,cildi doğal temizler,bakterilerden arındırır, mantar, egzema, pişik, sivilce, tahriş gibi cilt hastalıklarında oldukça şifalıdır.


Hassas ciltlerde güvenle kullanabilir, ayrıca tıraş köpüğü olarak da kullanılabilir.
  
Defne Yağrağı;  Defne yaprağı sert ve mat renkli bir bitkidir. Kendine has bir kokusu ve tadı vardır. Bir çok kullanım alanı vardır. Etkilerini iyi göstermesi için genelde yaz sonunda toplamak gerekir. Kurutulma işlemi sırasında güneşle doğrudan temas ettirilmemeli. Gölgelik ve havadar yerde kurutulmalıdır.

Güzel kokusu nedeniyle yemeklerde koku ve tat verici baharat olarak kullanılır. Özellikle fırında pişireceğiniz yemeklerin üzerine üç beş defne yaprağı atarsanız, tadına kattığı lezzeti görürsünüz.

Defne yaprağı, hatmi çiçeği ile kaynatılıp, bal ve tarçın ile demlenirse Defne Çayı elde edilmiş olur.
Defne çayı iştah açmak ve hazmı kolaylaştırmak için faydalıdır.  Ayrıca,  vücudu terleterek yüksek ateşin düşmesine yardımcı olur. Grip, nezle gibi hastalıkların da bu sayede çabuk atılmasını sağlar.


Defne yaprağını eklem sızıları için kullanabilirsiniz, bunun için hazır defne yağı kullanabilirsiniz veya  bir şişe zeytinyağında otuz kırk defne yaprağını bir ay bekletin. Yağın rengi defne yaprağının rengini almaya başladığında karışımınız kullanıma hazır olacaktır. Bu karışımla vücudunuza masaj yapabilirsiniz.

Defne yapraklarıyla hazırlanan banyo adet öncesi gerginlik ve ağrılara, romatizma ağrılarına, kas yorgunluklarına iyi gelebilir. 3 avuç defne yaprağını 1 litre kaynar suda 5 dakika kısık ateşte kaynattıktan sonra bu su, ılık su dolu küvete eklenir. Banyo süresi en fazla 30 dakikadır.

Defne yaprağı (Lauri folium) tentür, çay ve natürel ilaç yapımında kullanılır. Defne bitkisi nin tıbbi ve kozmetik amaçlı olarak kullanılan bölümü yaprak ve yaprağından elde edilen uçucu esansiyel yağdır. Defne meyvelerinden elde edilen defne yağı antiseptik özelliğe sahiptir.

Defne Meyvesi;  Meyvesinin iki tanesi dövülüp yenilirse sancının her türünü keser.
Defne meyvelerinden elde edilen yağın antiseptik özelliği vardır.
Meyvelerinden elde edilen Defne Yağı cildi tahriş eden merhemlerle karıştırılarak kullanılır. 

Defne ağacının kabukları ezilerek merhem haline getirilir, zona ve romatizmal hastalıklarda şifa vericidir.

Defne üzerine son olarak, hamilelerin defne ürünlerini kullanması sakıncalıdır. Defne yağı hassas ciltlerde alerjiye neden olabilir. Kullanılan defne türü Laurus nobilis olarak bilinen Akdeniz defnesidir. Zehirli defne türleri olduğu için hangi türünün kullanıldığından emin olmak gerekir. Yaban defnesi, Arabistan defnesi gibi türleri zehirlidir.


www.purneva.com