2 Mart 2014 Pazar

Temizlik Nedir?





Hijyen ve derinlemesine temizlik kavramları 19. yy’da mikropların keşfiyle başladı. Bu anlayışa göre temizlik ancak hijyen ile; yani mikropların ve bakterilerin ağır kimyasal maddelerle yok edilmesiyle sağlanabilirdi. Bu fikir üzerine inşa edilen hijyen ve dezenfekte anlayışı kısa zamanda sektör haline geldi. Çeşitli temizleyiciler, dezenfektanlar, çamaşır suları üretildi. Reklamlarda “daha önce görülmemiş beyazlık, bu beyazlıkla övüneceksiniz, herkesten daha beyaz, bakterileri öldürür, sağlığınızı korur” temaları öne çıkarılarak deterjanların sosyal hayat ve sağlık açısından ne kadar önemli olduğu vurgusu yapıldı. Bizler de ne yazık ki gördüklerimize hemen inandık. Yüzyıllarca kullandığımız suya, arap sabunlarına, ev yapımı sabunlara ve kül sularına itibar etmez olduk.
Zamanla İslam’da temizliğin mahiyet ve kavramını unuttuk. İslam’ın, mikrop ve bakteri gibi yaratılan her varlığın bir vazifesi olduğunu bildirdiğini ve bizleri sınırları aşmaktan men ettiğini unuttuk.
İslam fıkhına göre temizlik; görünen necasetin su veya toprak yoluyla şartlanmasıdır. İslam fıkhında, hadis ve sünnetlerde temizleyici olarak su, toprak, kazıyarak temizleme ve yakarak temizleme bildirilmiş, bunun dışında bir temizleyici adı geçmemiştir.
Temizlik Hakkında Yanlış Bilgiler
1. Mikroplar hastalık sebebidir.
Bugün birçok araştırma doğadaki doğal mikropların, zararlı mikropları kontrol altında tuttuğunu gösteriyor. Eğer biz, tabiata müdahale edip faydalı mikropları öldürmezsek, zararlı mikroplar tehlikeli düzeyde üreyemiyor. İnsanı hasta eden etkenin mikroplar değil, kimyasal, endüstriyel ürünler olduğunu unutmamak gerekiyor.
2. Egzoz dumanı, kirli hava deterjanlardan daha tehlikeli.
Yapılan araştırmalar ev hanımlarının, çalışan bayanlara oranla %55 daha fazla kanserojen maddeye maruz kaldığını gösteriyor. Bu da çevremizdeki en tehlikeli kimyasalların hemen yanı başımızda, evlerimizde olduğunun bir ispatı.
3. Toz, kir alerjilere sebep olur.
Ev temizlik ürünlerinde kansere, alerjilere, solunum bozuklukları ve psikolojik rahatsızlıklara yol açan 150 farklı kimyasal olduğu biliniyor. Amerikan Dermatoloji Topluluğu tarafından deterjanlar en alerjen madde olarak belirlendi. Dolayısıyla alerjiye tozlar değil, bizzat deterjanların kendisi sebep oluyor.
4. Zehirsiz deterjan kullanıyorum.
Zehirsiz, güvenilir kimyasal yoktur. Etkisi kanıtlanmamış kimyasallar vardır. Bu kimyasallar da etiket üzerinde listelenmek zorunda değildir. Bu nedenle doğal olduğunu iddia eden birçok firmanın ürün içeriği son derece şüpheli.
5. Deterjansız temizlik olmaz.
Aksine, deterjan temizleyici bir madde olsaydı, suyla durulanmaya ihtiyaç duyulmaması gerekirdi. İslam fıkhında temizleyici maddeler anlatılırken, suyun renk ve koku gibi sıfatlarında değişim olursa temizleyici özelliğini kaybettiği bildirilir. Deterjanlanmış bir su temizleyici sıfatını yitirir.
Ne Yapmalıyız?
1. Temizlik için sadece su, ev sirkesi,  zeytinyağlı doğal sabun, arap sabunu, karbonat ve nadir durumlarda boraks ve çamaşır sodası kullanın.
2. Doğal temizlik ürünleri kullanacaksanız markanın tam içerik vermiş olmasına dikkat edin. Türkiye’de Yeşil Köpük son derece dikkatli üretim yapan nadir firmalardan biridir.
3. Koku, nanoteknoloji, titanyum dioksit, GDO içermeyen temizleyiciler kullanın.
4. Temizlik anlayışınızı değiştirin. Hijyen, İslam’da yeri olmayan bir kavramdır, unutmayın.


(Sadehayat.com)

Purneva Doğal sayfamızda tamamen doğal temizlik ürünlerini bulabilirsiniz.

www.purneva.com


Yeşil Köpük Doğal Çamaşır Tozu Nasıl Kullanıllır?



Genel Kullanım Bilgileri:

1. Makinenizi daha önce kullandığınız ürünlerden arındırmak için bir defaya mahsus olmak üzere çamaşırlarınızı yerleştirmeden bir çay bardağı miktarında Yeşil Köpük Doğal Çamaşır Tozunu deterjan gözüne ekleyerek çalıştırın.
2. Yeşil Köpük Doğal Çamaşır Tozunu normal kirlilikteki çamaşırlar için bir su bardağı miktarında kullanın, daha kirli çamaşırlar içinse bu miktarı iki su bardağına çıkarın. Bir kutu ile ortalama 25 yıkama yapmak mümkündür.
3. Çamaşırlarınızı mutlaka renklerine ve kumaş cinslerine göre ayırarak yıkayın.
4. Çamaşırlarınızı makinenizin kapasitesine uygun olarak yerleştirin. Kapasitesiyi aştığınız durumlarda çamaşırların homojen olarak yıkanamaz.
5. Giysilerinizi ters çevirerek yerleştirin.
6. En etkili sonuçlar 60 derecede yıkandığında elde edilir. 30 derece ve altında yıkanan hassas çamaşırlar için Yeşil Köpük Doğal Çamaşır Tozunu suda eriterek deterjan gözüne koyun.
7. Çamaşırlarınızın daha yumuşak olmasını istiyorsanız yumuşatıcı gözüne bir çay bardağı doğal elma sirkesi ekleyin.
8. Çamaşırlarınızı güneşe karşı ve rüzgarda kurutmayı tercih edin. Güneş ışınlarının bazı lekeleri yok etme özelliği vardır.
9. Çamaşırlarınızın güzel kokmasını sağlamak için çekmecelerinize lavanta keseleri yerleştirmeyi ihmal etmeyin.

Kumaş Türlerine Göre Kullanım Tavsiyeleri

Pamuklular: Çamaşırları renklerine uygun olarak ayırın ve renk veren çamaşırınızın olup olmadığını kontrol edin. Bunu anlamak için kumaşın bir kenarını sıcak suyla ıslatın ve çitileyin. Ayırma işlemini tamamladıktan sonra hassas olmayan renkli pamuklularınızı 60 derecede, hassas olanları ise minimum 40 derecede  yıkayın. Yeşil Köpük Doğal Çamaşır Tozu doğal yağlardan üretilmiştir ve bu yağlar yüksek sıcaklıklarda daha iyi çözünerek çamaşırlarınızda daha etkin bir temizlik sağlar. Özel formülündeki defne yağı çamaşırlarınız için adeta koruyu bir katman oluşturur ve çamaşırlarınızın parlaklığını, formunu koruyarak arınmasına yardımcı olur. Normal kirlilikteki çamaşırlarınızı deterjan gözüne bir su bardağı Yeşil Köpük Doğal Çamaşır Tozu ekleyerek çok kirli çamaşırlarınızı ise iki su bardağı Yeşil Köpük Doğal Çamaşır Tozu ekleyerek makinenizi çalıştırın. Çamaşırlarınızın daha yumuşak olmasını istiyorsanız yumuşatıcı gözüne bir çay bardağı doğal elma sirkesi ekleyin. Özellikle bebek giysilerini yıkarken doğal elma sirkesi kullanın. Doğal elma sirkesi yumuşatma özelliğinin yanı sıra antiseptik özelliğiyle doğal dezenfekte edicidir. Aynı zamanda çamaşırların renklerini korur, parlaklaştırır.

Beyaz çamaşırları minimum 60 derecede yıkayın. Çamaşırları yumuşatmak için yumuşatıcı gözüne bir çay bardağı elma sirkesi ekleyin. Yeşil Köpük Doğal Çamaşır Tozu titanyum dioksit gibi kalıntı bırakan ve nano ölçekte kumaşın yapısını değiştirerek beyazlatan maddeleri içermediğinden beyaz çamaşırların doğal süreç dahilinde bir süre sonra sararma eğilimi gösterebilir. Beyazlarınızı yıkarken deterjanla birlikte bir çay bardağı boraks ya da çamaşır sodası ekleyerek çamaşırların beyazlığını koruyabilirsiniz. Boraks ve çamaşır sodası suyun kirecini azalttığından çamaşırların yumuşaklığına da katkıda bulunacaktır. Eğer çamaşırlarınızda sararma başlamışsa yumuşatıcı gözüne bir çay bardağı suda eritilmiş bir çay kaşığı çiviti ekleyin. Bu işlem sonrası çamaşırlarınız daha beyaz görünecektir. Çivit kullanıyorsanız her yıkama sonrası yumuşatıcı gözünü kontrol edin ve gerekiyorsa çivit kalıntılarını temizleyin aksi taktirde renklileri yıkarken hoş olmayan durumlarla karşılaşabilirsiniz.

Sentetikler: Renklerine uygun olarak ayırdığınız sentetik çamaşırlarınızı 40 derecede yıkayın. Yeşil Köpük Doğal Çamaşır Tozu doğal yağlardan üretilmiştir ve bu yağlar yüksek sıcaklıklarda daha iyi çözünerek çamaşırlarınızda daha etkin bir temizlik sağlar. Özel formülündeki defne yağı çamaşırlarınız için adeta koruyu bir katman oluşturur ve çamaşırlarınızın parlaklığını, formunu koruyarak arınmasına yardımcı olur.
Yünlüler: Yün giysilerinizi üzerindeki yıkama talimatına uygun olarak yıkayın.

Lekeler İçin Ne Yapmalı?

1. Unutmayın ki bir leke kuruduktan sonra özellikle pamuklu bir kumaş üzerinde oluşmuşsa çıkması oldukça zorlaşmıştır. Pamuk gibi doğal dokumalı kumaşlar lekeleri kuvvetli ve hızlı bir şekilde emerek içine hapsederler. Bu durumda lekelere kısa zamanda müdahale etmek büyük önem kazanır.
2. Yeni oluşan lekeyi sıcak su  ile nazikçe çitileyip durulayın. Pek çok leke sadece bu uygulama ile temizlenecektir. Örneğin halıya damlayan meyve suyu lekesi veya yemek lekeleri sıcak suya batırılmış bez yardımıyla çabuk müdahale edilirse kolaylıkla çıkacaktır.
3. Sıcak su uygulamasına rağmen leke çıkmamışsa karbonat, limon suyu, sirke, boraks gibi maddeleri sırasıyla uygulayarak lekeyi çıkarmaya çalışın. Hemen müdahale edildiği taktirde bu yöntemlerden biri mutlaka işe yarayacaktır.
4. Özellikle bebekler ve küçük çocuklar giysilerine çok fazla leke bulaştırır. Bu durumda alınacak ilk önlem kolları dahi örten mama önlükleri kullanmaktır. Buna rağmen giysilerinde bir leke oluşmuşsa ilk aşamada sıcak su ile müdahale edin, leke çıkmazsa yine sırasıyla karbonat, limon suyu, sirke veboraks gibi maddelerden yardım alın.
5. Mürekkep lekesi gibi lekelere ise soğuk su ile etrafına yaymadan temizlemeye çalışmak gerekir. Limon suyu ile lekeye kompres yapılır, durulanır ve sonra elde veya makinede uygun sıcaklıkta yıkanır.
6. Küçük çocukların ellerine kalem geçmişse bir dolu yeni lekeniz var demektir. Kumaşlardaki çiziklere müdahale etmeden kumaşın cinsine uygun sıcaklıkta Yeşil Köpük Doğal Çamaşır Tozu ile makinede yıkayın. Pamuklu ve dayanıklı kumaşları 60 derecede yıkamayı tercih edin, sentetik ve daha hassas kumaşlar içinse 40 derecede yıkayın.

Yeşil Köpük Doğal Çamaşır Tozunu Kimler Tercih Ediyor?

1. Doğal yaşama saygı duyan anneler, bebekleri için Yeşil Köpük Doğal Çamaşır Tozunu kullanıyorlar. Yıkamalardan sonra giysi üzerinde hiçbir zararlı madde kalıntısı olmadığından bebekler hiçbir huzursuzluk veya alerjik sorun yaşamazlar. Mutlu bebekler mutlu anneler!
2. Sağlığına özen gösterenler ve korucu hekimliği önemseyenler Yeşil Köpük Doğal Çamaşır Tozunu güvenle kullanıyorlar. Sentetik kimyasallardan oluşan temizlik maddeleri temizlik süresince ve ardından giysilere sinerek sürekli olarak kan dolaşımına ve solunum yoluna dahil olurlar. Bu kimyasallar organik olmadığından vücut için daima yabancı maddeler hükmündedir ve zamanla birikimler oluşturarak ağır hastalıkların yolunu açarlar. Oysa ki alerjik astım, hormonal düzensizlik, migren gibi rahatsızlıkları olanlar Yeşil Köpük Doğal Çamaşır Tozu ile yıkadıkları çamaşırlarını ev ortamında dahi güvenle ve hiçbir rahatsızlık hissetmeden kurutuyorlar.
3. Ekoloji bilincine sahip tüketiciler biliyorlar ki Yeşil Köpük Doğal Çamaşır Tozu suları, toprağı ve havayı kirletmez. Ambalajı dahil olmak üzere içeriği doğada çözünebilen organik maddelerden oluşmaktadır. Ayrıca Yeşil Köpük Doğal Çamaşır Tozu kullanarak bir yıkamada 4.4 ton suyu kirlenmekten korursunuz.

Yeşil Köpük Doğal Çamaşır Tozu İçerik Bilgileri


Yeşil Köpük Doğal Çamaşır Tozu zeytinyağı sabunu ve defne yağı sabunundan üretilmiştir. Petro-kimyasal yüzey aktif maddeler, enzim, titanyum dioksit, sentetik koku, boyar maddeler ve ağartma aktifleştiricileri, gen teknolojisi ve nano teknoloji ürünleri içermez. Tamamen yerli sermaye ile Türkiye'de üretilmiştir.

Kaynak: Seval Cevizci - sadehayat.com



Zehirleyen Güzellik






Güzellik Uğruna Yüzlerce Kimyasala Maruz Kalıyoruz

Kozmetik Ürünlerde Bulunan Kimyasallar

LONDRA – Konu güzellik malzemeleri olunca birçok kadın kendisinden geçiyor. Fakat yeni yapılan bir araştırma bu ürünlerin içerdiği kimyasalların sağlığımızı tehdit ettiğini ve birçok hasara yol açtığını ortaya koydu.
Deodorant firması Bionsen'in yaptığı araştırma, ortalama bir kadının vücudunun günlük makyaj ve bakım ürünleri vasıtasıyla 515 farklı sentetik kimyasala maruz kaldığını ortaya koydu.
Alerjiden, hormonel bozukluklara; doğurganlık sorunundan cilt hassasiyetine kadar birçok soruna yol açan bu kimyasalların bazıları ev temizleme ürünlerinde de kullanılıyor.
Mesela kozmetik dünyasında saç jeli, şampuan ve vücut losyonu gibi birçok üründe kullanılan paraben son zamanlarda göğüs kanserine yol açtığı iddiasıyla bir sürü tartışmanın konusu olmuştu.
Bazı Kozmetik Ürünler ve İçerikleri
ŞAMPUAN: Bilinen 15 kimyasal içeriyor. En tehlikeliler; Sodyum Laurik sülfat (SLS), tetra-sodyum, propilen glikol. Zararları; göz ve beyin hasarları, cilt ve saç problemleri.
PARFÜM : Bilinen 250 kimyasal içeriyor. Kısırlık, hormon bozuklukları, tiroid problemleri, adet düzensizlikleri, rahim ve yumurtalık kanseri, göğüs kanseri.
RUJ: 33 kimyasal içeriyor. En zararlı maddesi; Polimetil metakrilat. Kansere yol açıyor.
FAR: 26 kimyasal içeriyor. En zararlı maddesi; Polietilen tereftalat. Kanserle bağlantılı kısırlık, hormon bozukluğu ve organlarda hasara yol açıyor.
TIRNAK CİLASI: 31 kimyasal içeriyor. En zararlı maddesi; Ftalat. Doğurganlıkla ilgili sorunlar ve gelişmekte olan bebeklerde cinsel problemler.
SAÇ SPREYİ: Bilinen 11 kimyasal içeriyor. En zararlı maddeler; Octinoxate, izoftalat. Alerji, gözde boğazda ve burunda alerjik kaşıntı, hücre yapısı ile bağlantılı hormon bozuklukları ve kansere sebep oluyor.
ALLIK: 16 kimyasal içeriyor. En zararlı maddeler; Etilparaben, metilparaben,propilparaben. Hormon bozukluğuna yol açıyor.
FONDOTEN: 24 kimyasal içeriyor. En zararlı maddeler; Polimetil, metakrilat. Alerji, Bağışıklık sistemi hasarları ve kansere yol açıyor.
DEODORANT: Bilinen 15 kimyasal içeriyor. En zararlı maddeler; İzopropil miristik asit tuzu, parfüm. Deride, gözde ve ciğerlerde kaşıntı, baş ağrısı, baş dönmesi, nefes almada sorunlar, göğüs ve akciğer kanseri.
VÜCUT LOSYONU: 32 kimyasal içeriyor. En zararlı maddeler; Metilparaben, propilparaben, temizlik ürünlerinde bulunan Polietilen glikol. Kızarıklık, kaşıntı, hormonal bozukluk ve kanser.
Kaynak: Ntvmsnbc.com


3 Şubat 2014 Pazartesi

Terleme ve Doğal Deodorantlar Hakkında



Neden terleriz?  Vücut fonksiyonlarımızın normal şekilde işleyebilmeleri için bedenimizin belli bir ısıda kalması gerekir. Sağlıklı bir insanın vücut ısısı 36-37 derecedir. Sıcak ortamda bulunma, hareket etme, kalın giyinme gibi nedenlerle vücut sıcaklığının normalden daha fazla arttığı zamanlar vücut kendini soğutmak ister. Vücudun kendini soğutma mekanizması yani doğal kliması terlemedir. Terin vücut yüzeyinden buharlaşması sonucu derideki kılcal damarlar soğur ve bu serinleme etkisiyle vücudun ısısı normale dönerek dengelenir. Böylece sağlıklı yaşamımıza devam edebiliriz.    

Ter neden kokar?  Ter vücuttan çıktığı ilk anda kokusuzdur. Tenimizde doğal olarak bulunan bakteriler bu teri yerler. Bakterilerin teri yiyip sindirmesinden sonra oluşturdukları atık maddeler kokmaya başlar. Böylece terleyen bölgenin koktuğu hissedilir. Buna ter kokusu denir. Ter kokusu ve yoğunluğu insandan insana farklılık gösterir. Bu farklılığın sebebi kişinin yedikleri, içtikleri, duygu durumu, hormonları veya aldığı ilaçlar olabilir.   

Parfüm ve Deodorant arasındaki fark nedir?  Çoğu kişi bilmese de parfüm ve deodorant birbirinden tamamen farklı şeylerdir.   Parfümün işi “yalnızca güzel koku vermektir.” Parfüm vücuttaki kötü kokulara dokunmaz. Bu sebeple ter kokmayan, temiz vücutta kullanılmalıdır. Çünkü parfümün ter kokusunu durdurucu hiçbir etkisi yoktur. Ter kokan vücuda parfüm kullanıldığı zaman, ter kokusu ve parfüm kokusu birbirine karışır. Yani vücut parfüm kokarken aynı zamanda ter de kokmaya devam eder. Hangi koku güçlüyse o ön plana çıkar ve hoş olmaz.   

Parfümün güzel kokusunun ortaya çıkması için bir şekilde terin kokmasının durdurulması sağlanmalıdır.    İşte terin kokmasını durduracak bu maddeye “deodorant” denir. Deodorantın kelime anlamı “koku önleyici” demektir.   Deodorantın tek amacı “ter kokusunu durdurmaktır.” Güzel koku vermek değildir. Güzel kokuyu parfüm verir.   Fakat günümüzde, müşteriler öyle istiyor denilerek, deodorantların içine sentetik koku kimyasal maddeleri katılmakta ve parfüme benzetilmeye çalışılmaktadır. Bu sentetik koku kimyasalları genelde kalıcı koku vermekten uzaktırlar ve kötü bir parfüm taklidi olmaktan öteye gidememektedirler.  
 
Deodorantlar kaç çeşittir?  Deodorantlar iki çeşittirler: Antiperspirant olanlar ve olmayanlar. Antiperspirant’ın kelime anlamı “terlemeyi durduran” demektir.   Antiperspirant olan deodorantlar ter bezlerini tıkayarak terlemeyi durdururlar. Oysa antiperspirant olmayan deodorantlar terlemeyi durdurmaz, düzenler.   Antiperspirant olan deodorantlar, ter bezi kanallarını tıkayarak terlemeyi keserler. Bu işlemi deodorantın içindeki Aluminium Chlorohydrate veya Aluminium Zirconium yapar. Ortada ter olmayınca bakteriler yiyecek birşey bulamaz ve koku da olmaz. Fakat ter bezlerinin tıkanması vücudun doğal sağlıklı çalışmasına dışarıdan bir müdahaledir. Ter, kanallar tıkalı olduğu için dışarı atılamayınca, gerisin geri vücuda girmek zorunda kalır. Bunun vücutta ne gibi zararlara ve tahribata yol açtığı tam olarak bilinememektedir. Piyasada satılan deodorantların %90’ı antiperspiranttır ve ter bezlerini tıkarlar.   

Diğer taraftan, antiperspirant olmayan deodorantlar ter bezlerini tıkamazlar. Doğal terleme durmaz ama düzenlenir. Böylece vücudun doğal, sağlıklı işleyişi bozulmaz. Bu tip deodorantlar içerdikleri antibakteriyel maddelerle tende doğal olarak bulunan bakterileri etkisiz hale getirerek kokuyu önlerler. Böylece ter kokmaz.    En ideal kullanım şekli, önce kokusuz, antiperspirant olmayan bir deodorant kullanıp ter kokusuna önlem almak ve ardından istenirse güzel bir parfüm sıkıp hoş koku vermektir. 
  
Piyasadaki deodorantlar (antiperspirantlar) kokuyu nasıl önler?  Piyasadaki deodorantlar (antiperspirantlar), aktif madde olarak Aluminium Chlorohydrate veya Aluminium Zirconium içerir. Bu maddeler ter bezi kanallarını tıkarlar ve terlemeyi durdururlar. Terleme durunca da koku oluşması için gereken ortam oluşmaz. Bazı bilim adamları Aluminyum Chlorohydrate ve Aluminium Zirconium’un kansere yol açabileceklerini ısrarla belirtirken, diğerleri kanser ve bu maddeler arasında bağ kurmak için daha fazla araştırmaya ihtiyaç duyulduğunu ifade ederler. Ter, kanallar tıkalı olduğu için dışarı atılamayınca, gerisin geri vücuda girmek zorunda kalır. Bunun vücutta ne gibi zararlara ve tahribata yol açtığı tam olarak bilinememektedir.    

Aluminyum Chlorohydrate ve Aluminium Zirconium farkı nedir?  İkisi de antiperspirant tipi deodorantlarda kullanılırlar ve ter bezi kanallarını tıkayarak teri durdururlar. Böylece kokudan korunma sağlarlar. Aluminyum Chlorohydrate “roll-on” tarzı deodorantlarda kullanılır. Aluminium Zirconium “stick” deodorantlarda kullanılır.   
 
LaNaturel Doğal Deodorant kokuyu nasıl önler?  LaNaturel Doğal Deodorant, piyasadaki anperspirantlardan farklı olarak, ter bezi kanallarını tıkamaz. Sürüldüğü bölgedeki doğal bakterileri etkisiz hale getirerek ter kokusunu önler. Bunu içeriğindeki özenle seçilmiş, tamamen doğal mineral ve bitkiler sayesinde yapar. Terlemeyi tamamen durdurmadan düzene koyduğu için vücudun doğal dengesi, ritmi bozulmaz ve sağlıklı etkin korunma sağlanır. 



LaNaturel, doğanın gücüne inanarak yola çıkmış bir harekettir.

Çoğu insan sentetik kimyasallardan vazgeçilemeyeceğini, çünkü bunların kullanılan ürünlere üstün performans özelliği verdiğini ve alternatiflerinin olmadığını iddia ederler. Hatta bu fikre o kadar inanmışlardır ki (veya inandırılmışlardır ki) kullandıkları ürünlerin doğal ve sağlıklı bir alternatifi olup olmadığını düşünmezler bile. Sonuç; insanların zayıflayan sağlıkları, artan hastalıklar..

Eğer en değerli varlığımız sağlığımızsa ve buna rağmen yaşam alanımız kimyasallarla kuşatılmışsa bir yerlerde bir hata yapıyoruz demektir.


Örneğin, DDT bir zamanların en popüler ve en yaygın kullanılan tarım ilacıydı. Çoğu insan hala hatırlar. DDT yıllar önce yasaklandı, fakat bugün bile 35-40 yaşlarını geçmiş insanlarda DDT’den kaynaklanan hastalıklara hala rastlanmakta. Çünkü yıllar önce kullanılan DDT hiç bir şekilde etkisini kaybetmiyor. Kalıntılar hücrelerde toplandığı için bütün hayatı boyunca vücut onu dışarı atamıyor. Daha kötüsü, çocuklara da anne sütü ile geçiyor ve zarar vermeye devam ediyor. En çok da karaciğer, yumurtalıklar ve beyne zarar veriyor. Oysa bir zamanlar ne popülerdi, ne yaygındı DDT. Herkes mutluluk ve huzur içinde DDT kullanırdı. O zamanlar bilim adamları yok muydu, o zamanlar ruhsat verici denetleyici kurumlar yok muydu? Peki neden izin verdiler bu kadar zararlı DDT’ye? Bu kadar zararlı olan DDT nasıl bu kadar popülerleşebildi, herkesin kullandığı bir ürün haline gelebildi? Yıllarca kimse neden uyanmadı? Ya üniversiteler, doktorlar, araştırma görevlileri? Neden hepsi de uyudular yada uyutuldular?

Başka bir gazete haberi “Amerika`da Campaign for Safe Cosmetics laboratuvarında yapılan testlerdeJohnson&Johnson markalı bebek şampuanlarında kansere sebep olan maddeler bulunduğu belirtiliyor. Campaign for Safe Cosmetics, 22 şirketin 48 ürününde 1,4 dioksin ve 28 üründe de formaldehit testi yapmıştı. Bu ürünlerden 17`sinde hem 1,4 dioksin hem de formaldehit bulunduğu tespit edilmişti. Formaldehitin Japonya ve İsveç`te bebek ürünlerinde kullanılması yasak. 1,4 dioksin de Avrupa Birliği`nde yasak.” Görüldüğü üzere bugün bile dünyanın en büyük şirketleri, en büyük markaları hala riskli kimyasal içerikleri hiç çekinmeden kullanabiliyorlar ve insan sağlığını riske atmaktan, inanılmaz şekilde, hiç korkmuyorlar. Çok daha kötüsü, bunları bebek ve çocuk ürünlerinde dahi kullanmaktan hiç çekinmiyorlar, acı ve üzüntü duymuyorlar. Bu durum yıllar önce DDT’nin nasıl bu kadar popülerleşebildiğini ve nasıl herkes tarafından kullanılan yaygın bir ürün olmayı başarabildiğini açıklıyor aslında.


Günümüz dünyasının bu şartları altında, LaNaturel’in misyonu, insanların kimsayal kuşatılmışlıklarında, onlara doğal alternatifler sunarak, en değerli varlıkları olan sağlıklarını korumalarında yardımcı olmaktır. Daha da önemlisi bunu katıksız dürüstlükle yapmaktır.








1 Şubat 2014 Cumartesi

Mucize bitkilerden biri Defne …




Defne mucize Bitkilerden biridir.  Güzel kokusuyla bizi büyüleyen defne bitkisi yemeklere lezzet vermekle kalmıyor sağlığımıza da büyük faydası dokunuyor.

Yaz kış yaprağını dökmeyen bir bitkidir. Ülkemizin Akdeniz kıyıları başta olmak üzere Ege, Marmara ve Karadeniz kıyıları ile bu kıyıların iç kısımlarında yetişir. 6-8 metre'ye kadar boylanabilen defne, yuvarlak tepeli ve sık dallı olarak gelişir. Yapraklarından yeşil renkli bir yağ olan Defne yağı çıkarılır.

İşte mucizevi bitkilerden biri olan defne’nin çeşitli ürünleri, kullanım alanları ve faydaları;

Defne Yağı;  Defne ağacının zeytine benzeyen meyvesinden çıkarılır ve bundan yapılan garlı sabun saç ve cilt sağlığı için kullanılır.

Defne yağı, yağ asitleri ve esansiyel yağlardan meydana gelir ve çok güçlü antioksidan ve antiseptik etkinlikteddir. Saç dökülmesine karşı oldukça etkilidir. Saç tellerini güçlendirir. Kepeklenmeyi azaltır.

Romatizmal rahatsızlıklarda masaj yağı içerisinde kullanılır. Sedef ve egzemada kullanılan bitkisel kremlerin içinde bulunur. Defne yağının spazm çözücü yangı ve ağrı giderici etkisi bulunur. Defne yağı sabun yapımında sıkça kullanılır.

Defne yağı kaslarda gevşeme yapar ve sıcaklık verir. Antiseptik özelliğinden dolayı vücud ısısını artırır ve bağışıklık sistemini güçlendirir. Vücud direncinin artırılmasında, eklem ağrılarında, adet sancılarında, soğuk algınlığına bağlı ağrılarda masaj yapılarak olumlu sonuçlar alınabilir.

En önemli özelliklerinden biri mikrop öldürücü olmasıdır. Bu nedenle sıcak suya bir miktar damlatılıp radyatör peteklerinin üzerine konulursa evdeki havayı mikroplardan temizler. Veya aynı işlemi yağ lambası ile de yapabilirsiniz.

Defne Sabunu;  Saçları besler, yumuşaklık ve parlaklık kazandırır. Defne sabunu antiseptik ve nemlendirici etkiye sahip olduğundan dolayı düzenli kullanımı saçın kepeklenmesini ve saçta mantar oluşumunu önler.

Defne sabunu saç diplerindeki gözenekleri açar ve saç dibi tahrişlerini onarırıcı etki gösterir.

Defne sabunu kendine özgü keskin kokulu ve açık kahverengi-yeşil renktedir


Cilt güzelliği ve sağlığı için faydalıdır, derideki gözenekleri açıp rahatlatır, kuru cildi nemlendirir.

Antiseptik özelliğinden dolayı,mikrop öldürürcü,cildi doğal temizler,bakterilerden arındırır, mantar, egzema, pişik, sivilce, tahriş gibi cilt hastalıklarında oldukça şifalıdır.


Hassas ciltlerde güvenle kullanabilir, ayrıca tıraş köpüğü olarak da kullanılabilir.
  
Defne Yağrağı;  Defne yaprağı sert ve mat renkli bir bitkidir. Kendine has bir kokusu ve tadı vardır. Bir çok kullanım alanı vardır. Etkilerini iyi göstermesi için genelde yaz sonunda toplamak gerekir. Kurutulma işlemi sırasında güneşle doğrudan temas ettirilmemeli. Gölgelik ve havadar yerde kurutulmalıdır.

Güzel kokusu nedeniyle yemeklerde koku ve tat verici baharat olarak kullanılır. Özellikle fırında pişireceğiniz yemeklerin üzerine üç beş defne yaprağı atarsanız, tadına kattığı lezzeti görürsünüz.

Defne yaprağı, hatmi çiçeği ile kaynatılıp, bal ve tarçın ile demlenirse Defne Çayı elde edilmiş olur.
Defne çayı iştah açmak ve hazmı kolaylaştırmak için faydalıdır.  Ayrıca,  vücudu terleterek yüksek ateşin düşmesine yardımcı olur. Grip, nezle gibi hastalıkların da bu sayede çabuk atılmasını sağlar.


Defne yaprağını eklem sızıları için kullanabilirsiniz, bunun için hazır defne yağı kullanabilirsiniz veya  bir şişe zeytinyağında otuz kırk defne yaprağını bir ay bekletin. Yağın rengi defne yaprağının rengini almaya başladığında karışımınız kullanıma hazır olacaktır. Bu karışımla vücudunuza masaj yapabilirsiniz.

Defne yapraklarıyla hazırlanan banyo adet öncesi gerginlik ve ağrılara, romatizma ağrılarına, kas yorgunluklarına iyi gelebilir. 3 avuç defne yaprağını 1 litre kaynar suda 5 dakika kısık ateşte kaynattıktan sonra bu su, ılık su dolu küvete eklenir. Banyo süresi en fazla 30 dakikadır.

Defne yaprağı (Lauri folium) tentür, çay ve natürel ilaç yapımında kullanılır. Defne bitkisi nin tıbbi ve kozmetik amaçlı olarak kullanılan bölümü yaprak ve yaprağından elde edilen uçucu esansiyel yağdır. Defne meyvelerinden elde edilen defne yağı antiseptik özelliğe sahiptir.

Defne Meyvesi;  Meyvesinin iki tanesi dövülüp yenilirse sancının her türünü keser.
Defne meyvelerinden elde edilen yağın antiseptik özelliği vardır.
Meyvelerinden elde edilen Defne Yağı cildi tahriş eden merhemlerle karıştırılarak kullanılır. 

Defne ağacının kabukları ezilerek merhem haline getirilir, zona ve romatizmal hastalıklarda şifa vericidir.

Defne üzerine son olarak, hamilelerin defne ürünlerini kullanması sakıncalıdır. Defne yağı hassas ciltlerde alerjiye neden olabilir. Kullanılan defne türü Laurus nobilis olarak bilinen Akdeniz defnesidir. Zehirli defne türleri olduğu için hangi türünün kullanıldığından emin olmak gerekir. Yaban defnesi, Arabistan defnesi gibi türleri zehirlidir.


www.purneva.com


31 Ocak 2014 Cuma

Aromaterapi Nedir?







 Aromaterapi Nedir?

Aromaterapi, bitkisel aroma yağları ile tedavi uygulama yöntemidir. Aromaterapide kullanılan yağlar, bitkilerin kök, çiçek, yaprak vb. bölümlerinden elde edilen saf uçucu yağlardır. Eski bir tedavi yöntemidir. Hindistan ve Çin uygarlıklarından köken almıştır. Mısırlılar ise mumyalamada ve ayinlerde aroma yağlarını kullanmışlardır. Aromaterapi daha sonra Mısır’dan Yunan uygarlığına geçmiş, oradan da bütün dünyaya yayılmıştır.

Eski zamanlarda Aromaterapi, koruyucu hekimlik amacıyla kullanılıyordu; ama dünyada ilaç sanayi başlayınca ve hazır, ucuz ilaç elde edilince zahmetli olan bu işlemden zamanla vazgeçilmiş, Aromaterapi gündemden kaybolmuştur.

Yağ lambası

Yüzyılımızın başlarında Fransız Kimyager Doktor Gattefosse, laboratuarında yaptığı bir deney esnasında kaza ile elini yakmış (gaz lambası ile), o sırada elinde bulunan Şişeden dökülen lavanta yağının elini süratle iyileştirdiğini fark etmiştir. Daha sonra yaptığı araştırmalar sonucunda yağların, güçlü antiseptik, mikrop öldürücü, iyileştirici, hızlı hücre yenileyici etkilerinin olduğunu saptamıştır. Ayrıca yaptığı farklı çalışmalar sonrasında aroma yağlarının kan dolaşımı yardımı ile lenf sistemine ulaştığını ve hücre arası sıvı (extra cellular fluid) yolu ile iyileştirdiğini kanıtlamıştır.


Diğer bir Fransız, Dr. Jean Valnet ve Madam Maury’da bu konuda iyi araştırma yapan uzmanlar arasındadır. Dr. Jean Valnet, ikinci Dünya Savaşı’nda Aromaterapiyi, yaraları tedavi etmek ve çabuk iyileştirmek için kullanmıştır. Bir biyokimyacı olan Madam Maury ise konuyu, kozmetik ve gençleşme tedavilerine kadar yaygınlaştırmıştır. Günümüzde Avrupa’da, özellikle İngiltere ve Fransa’da popülerlik kazanan bu yöntem, zamanla tüm dünyada bir yaşam biçimi haline gelmiştir.

Çampisaj

Çampisaj, önemli ve oldukça basit bir yöntemdir. Aromaterapik yağlar vasıtasıyla yapıldığı gibi istenirse çok faklı Şekillerde de kolaylıkla uygulanabilir. Kafatasında bulunan marma noktası da denilen noktalara ve boyun bölgesine bitkisel yağlarla ya da kuru kuruya yapılan masaj yöntemi olup bedenin birçok organını ve bölgesini olumlu etkileyen bir uygulamadır. Hindistan’da yapılan geleneksel bir tedavi yöntemi olup aslında her insanın kendisine rahatlıkla uygulayabileceği bir alışkanlık haline de gelebilir.

İnsanın kendisine uygulattığında bedenen ve ruhsal olarak fayda göreceği bir yöntemdir. Aroma lambası gergin durumlarda insana ciddi faydalan vardır. Ilık suyla duş almanın yanında saçlı kafatası derisinin köpüklendirilmesi sırasında başın birçok bölgesine fazla basınç uygulamadan hafifçe masaj yapılarak bu bölgenin tüm damar dolaşımının rahatlatılması kısa sürede belirgin bir iyileşme hissinin meydana gelmesini sağlar. Hormon salgılama merkezleri ve bedenin çok önemli enerji alanları buradadır. Burada düzelen dolaşım, doğrudan tüm bedeni zihinsel ve ruhsal bakımdan rahatlatır.

Çampisaj, oturularak yapılan ve 40 dakika süren bir masajdır. Yağ lambası Hindistan cevizi, zerdali çekirdeği, tatlı badem ve susam yağı ile kişinin ihtiyacına göre belirlenen aromatik Öz yağların karışımıyla üst bedene; özellikle kafa bölgesine uygulanır.

Uygulandığı Hastalıklar

Sırttaki nodüller, kronik boyun tutulması, baş ağrısı ve migren, saç ile ilgili sorunlar (dökülme, kepek vb.), yüzdeki ağrılar (göz, sinüs, çene vb.), toksin birikimi, zihinsel sıkıntılar, stres kaynaklı sıkıntılar (depresif ruh hali, anksiyete, huzursuzluk, gerginlik, endişe, uykusuzluk)

Şakralar ve Çampisaj

Şakralar,  bedeni yaşamsal enerji ile besleyen “enerji çemberleri” olarak tanımlanabilir. Fiziksel, zihinsel ve ruhsal denge için bu enerji merkezlerinin aktif olarak çalışması gerekir ancak çocukluğumuzdan itibaren bu merkezleri kullanmasını bilmediğimiz için zamanla bloke olurlar. Belli tekniklerle şakralar beslenerek, bedendeki enerji akışına destek olunabilir.
Çampisajda şakraları dengelemek için uygulanan bazı teknikler kişinin enerji akışına destek olarak fiziksel ve zihinsel rahatlık sağlayabilir. Şakralarla birlikte bazı aromatik özyağlar çampisajda kullanılır. Şakralar, temsil ettiği organlar ve kullanılan aromatik özyağların tablosu aşağıdaki hazırlanmıştır.


Şakralar
Temsil   Ettiği Organ
Aromatik   Öz Yağlar
1.Kök   Şakra
Kemik,   kan, sert dokular, anüs,
Sedir,  Sandal,   Vetiver, Selvi,  Ardıç
2.Sakrum   Şakra
Pelvis   bölgesi, üreme organları, bağırsaklar, böbrek, mesane, tüm sıvılar, lenf, kan
Yasemin,   Itır, Tefarik, Anason, Zencefil
3. Solar   Pleksus Şakra
Karın   boşluğu sindirim sistemi, karın, karaciğer, dalak, safra kesesi
Kara   Biber, Kakule,Rezene,  Kişniş, Portakal, Melekotu, Melisa
4. Kalp   Şakra
Kalp,   göğüs kafesi, akciğerler, kan, deri, kan dolaşım sistemi
Gül,  Lavanta,  Bergamut,   Portakal Çiçeği, Palmarosa, Gül Ağacı
5. Boğaz   Şakra
Bronşlar,   yemek borusu, ses telleri, boğaz, ense, çene
Adaçayı,   Papatya, Okaliptüs, Biberiye, Çam, Mandalina
6. Üçüncü   Göz Şakra
Beyincik,   kulaklar, burun, sinüsler, gözler, sinir sistemi, yüz
Sandal,   Limon, Kakule, Tarçın Civanperçemi
7. Taç   Şakra
Beyin
Sedir,   Günlük, Mür, Fesleğen

Aromatik Özyağlar ve Çampisaj

Aromatik özyağların bedene masaj yoluyla uygulanmasının faydaları saymakla bitmez. Çampisajda kullanılan bazı aromatik yağlar ve etkileri aşağıdaki tabloda belirtilmiştir.



Sağlanan   Etki     
Özyağlar
Enerji   veren   
Biberiye –   Defne – Çam
Harekete   geçiren
Limon –   Greyfurt – Ardıç
Dengeleyen   
Kakule –   Kişniş – Adaçayı
Sakinleştiren 
Lavanta –   Kır Papatyası – Itır  
Yavaşlatan     
Portakal   çiçeği – Ylang Ylang
Zihinsel   dinginlik veren        
Günlük –   Mür – Sandal – Tefarik




 www.purneva.com