16 Ocak 2014 Perşembe

Kırışıklar, Lekeler, Göz Çevresi ve Göz Altı Torbaları İçin Karakafesotu Kremi





Sıkılaştırır, karakafesotunun antiaging ve leke karşıtı etkisiyle kırışıklıkları ve lekeleri azaltmaya yardımcı olur.


Bitki Sandığı bahçesi Bayramiç Çanakkale'de özenle yetiştirilen karakafesotu yaprak ve kökünden hazırlanan özel formüldür. 
Karakafesotu'nda bulunan allantoin maddesi sayesinde kırışıklıkların giderilmesinde, tahriş olmuş ciltlerin yatıştırılmasında, yumuşatılmasında ve toparlanmasında kullanılır. 
Gözaltı torbalarını azaltmaya yardımcı olur. Doğal bir nemlendirici olup cildi besleyip cilde parlaklık verir. 
İçeriğindeki meyankökü, karakafesotu ve yeşilçay özleri sayesinde güneş, yaşlılık, sivilce ve doğum lekelerinin giderilmesine yardımcı olur.

Doğal bir nemlendiricidir. Karakafesotu, salyangozda bulunan allantoin maddesinin bitkisel kaynağıdır.
  1. Gözaltı torbalarını azaltmaya yardımcı olur.
  2. Doğal nemlendirici krem olarak kullanılabilir.
  3. Salyangoz kremlerinden daha üstün özelliklere sahiptir. İçerisinde salyangozda bulunan allantoin maddesi sebebiyle salyangozun sağladığı yararları sağlıyor.
  4. Kırışıklıkları azaltmak, kuru ve duyarlı ciltleri yatıştırmak amacıyla kullanılıyor.

Karakafesotunun dünyada 30 türü yayılış gösterir. Ülkemizde 25 türü yetişir ve 12 türü endemiktir. Yani 12 türü sadece Anadolu'muzda yetişir.

Nasıl kullanılır?
Yüz, boyun ve dekolte bölgesinde yukarıya doğru hafif dokunuşlarla, göz altı için yüzük parmağıyla göz pınarlarından şakaklara doğru deriyi çekiştirmeden, hafif tampon hareketlerle sürülür. Kazayağı denilen gözün şakağa doğru olan yerindeki kırışıklar üzerinde tampon hareketi tekrarlanır.

İçindekiler: Deiyonize saf su (Saf su), Comfrey infused oil (Karakafesotu yağı), Comfrey extract (karakafesotu ekstresi),  Olive oil (sızma zeytinyağı),  Rosmarinus officinalis oil (biberiye uçucu yağı), Cymbopogon Citratus Leaf Oil (limon otu yağı),  Emulsifying wax NF (bitkisel kıvamlaştırıcı), Sheabutter (karite yağı.), Bees Wax (Balmumu), Tocopheryl Acetate(E Vit),Vegetable Glycerin, Benzyl alcohol, Sorbic Acid, Benzoic Acid, , Dehydroacetic Acid, (Ecocert Organik Sertifikalı Doğal Koruyucu Karışım Maddeleri)





Argan Yağı ve Faydaları




Argan yağı kullanımı doğal tedavi yöntemleri arasında yer almaktadır. Sıvı altın olarak bilinen Argan Yağı, bitkisel tedavi araçları arasında önemli bir yere sahip. Üretimi oldukça zahmetli olan Argan Yağının faydaları arasında cilt güzelliğine sağladığı etkiler ilk sırada yer alıyor. Ayrıca argan yağı ile saç ve tırnak bakımı yapmak da mümkün. 

Cilt İçin Faydaları:

Argan Yağı cildi rekor denilebilecek bir zamanda nemlendirir ve cilt hücrelerinin yenilenmesini sağlar. Derinin yaşlanmasını önler ve çatlamış cildin iyileşmesinde yardımcı olur. Cilt yapısının doğal dengesine kavuşmasını sağladığı için akne ve sivilce oluşumlarına iyi gelmektedir.


Pek çok bilimsel çalışma da bu gerçeği doğrulamıştır ve uzmanlar bu mucizevî yağın diğer faydalarını bulmak için 
yeni çalışmalar yapmayı sürdürmektedirler.

Kırışıklıkları azaltarak cildinizin sıkılaşmasını sağlar.
Sivilce tedavisinde oldukça etkilidir.
Cildinizin yumuşamasına yardımcı olur.


Güneş(UHV zararlı ışınları), sigara, stres, çevre kirliliğinin olumsuz etkilerini ortadan kaldırarak hücrelerin yenilenmesini sağlayarak cildinizi canlandırır.


Ciltteki tahriş ve iltihaplanmayı azaltabilir.
Göz altı kırışıklıklarında etkilidir.


Hamilelik çatlaklarının önenmesinde faydalıdır.
Hem kuru hem de yağlı ciltler için kullanıma uygundur.


Saç İçin Faydaları:
Yıpranmış ve donuklaşmış saçlarda parlaklık sağlar.
Saç kırıklarının oluşmasını önler.
Saçları besler.


Tırnak İçin Faydaları:

Kırılgan tırnak yapısını güçlendirir.



www.purneva.com


Doğal Deodorant



Deodorant Nedir? Neden DOĞAL DEODORANT kullanmalıyız?
Deodorant sözcüğü, Latince koku anlamına gelen "odor" sözcüğü ile “uzaklaşma” anlamı veren "de-" ön ekinden oluşur ve “kötü kokuyu uzaklaştıran şey” anlamına gelir.
Lanaturel gerçek deodoranttır çünkü kötü vücut kokusunun gerçek nedeni olan terleyen bölgelerde bakteri üremesini durdurur. Kötü kokuları bastırmaya çalışmaz, oluşmasını önler. Vücut sağlığı için çok önemli olan terlemeyi engellemez.

Diğer Deodorantlar NASIL ETKİ EDER?
İçerdikleri parfüm ile halihazırda oluşmuş olan kötü kokuyu maskelemeye çalışır ve yine içerdikleri alkol ile derideki ter gözeneklerini küçültüp bakterileri öldürmeye çalışırlar, ancak deri tahriş olabilir ve etki süreleri kısadır. Bir diğer mekanizma ise deri gözeneklerinden geçebilen alüminyum çeşitleri (aluminium chlorohydrate, aluminium zirconium vb.) kullanmak suretiyle derideki ter gözeneklerini tıkayarak terlemeyi önleme (antiperspirant) etkisi yaratmaktır.
Bu da vücudun doğal dengesinin bozulmasına neden olur.

Lanuturel Doğal Deodorant Nasıl etki eder? Neden LANATUREL DEO kullanmalıyım?
Lanaturel ürünleri  sağlık açısından oldukça gerekli olan terlemeyi engellemeden kötü kokuya yol açan bakterilere karşı etkilidir.
Doğada saf hali ile bulunan ve molekül büyüklüğü nedeni ile deri gözeneklerinden geçemeyen Alum mineral tuzlardan oluşur. Vücudunuza uyguladığınızda, teninizde gün boyu kalacak görünmez bir mineral tabaka oluşturur.  Böylelikle bakterilerin oluşumunu ve ilerlemesini engeller, kötü koku oluşmaz ve teniniz rahatça nefes alır.
Ürünlerimiz tamamen doğaldır. Doğada göl ve dağlık alanlarda bulunan Pottassium Alum mineral tuzlarını içerir.
Lanuturel Deodorant, uzun ve itina gerektiren işlemler sonrası kristalleştirilir ve daha sonra elle şekillendirilir.
Lanuturel Deodorant;  Aluminium Chorohydrate, Alkol, yapışkan yağ,  silikon ve ya parfüm gibi vücuttaki ter bezlerini tıkayan maddeler içermezler.

Nasıl Kullanılır?
Deodorant taşını suyla hafifçe ıslatarak temiz cildinize iyice sürünüz.
Deodorant taşı, kullanıldıkça bir miktar eriyecektir. İdeal olan zamanlama banyo ya da duş sonrası deodorantı temiz cildinize hemen uygulamanızdır. Böylelikle kötü kokulara sebep veren bakteriler henüz oluşmamış olacak ve deodorant çok daha etkili olacaktır.
1 taş deodorant normal bir kullanım düzeyi için 12 ay yetecek miktardadır.

İçeriği:
Su, zeytin yaprağı suyu, bitkisel gliserin, mineral tuz, mısır şekeri sakızı.

Doğal Deodorant Özellikleri :
  • Aluminium Chlorohydrate İÇERMEZ !
  • Aluminium Zirconium İÇERMEZ !
  • Hiçbir Sentetik Koku Kimyasali İÇERMEZ !
  • Hiçbir Renk Verici Kimyasal İÇERMEZ !
  • Hiçbir Koruyucu İÇERMEZ !
  • Alokol İÇERMEZ !
  • Alerjik Bünyelilerin Dostudur.
  • Bayan kokusuz, Gül ve Lavanta kokulu çeşitleri
  • Erkek kokusuz ve Okaliptus kokulu çeşitleri vardır.
Doğal Deodorant İçeriği:
  • LaNaturel Doğal Deodorant Tamamen Doğal Mineral ve Bitkilerden Üretilmiştir.
  • Zeytin Yaprağı Suyu
  • Palmiye Ağacı Yağı Gliserini
  • Doğal Mineral Tuz
  • Mısır şekeri Sakızı
  • Bitki ve Çiçek Suları 
Doğal Deodorant Üstünlükleri :
  • LaNaturel Doğal Deodorant Doğal İçeriğinden Dolayı Birçok Üstünlüklere Sahiptir.
  • Tende Beyaz Kalıntı Bırakmaz.
  • Elbisede Leke Yapmaz.
  • Yapış Yapış Olmaz.
  • Ter Bezini Tıkamaz.
  • 24 Saat Güvenli ve Sağlıklı Koruma Sağlar.
  • Anti Alerjiktir.
  • Dermatolojik Olarak Test Edilmiştir.

Sıkça Sorulan Sorular  Merak ettiğiniz sorular ve cevapları.. 
  • Neden terleriz?  Vücut fonksiyonlarımızın normal şekilde işleyebilmeleri için bedenimizin belli bir ısıda kalması gerekir. Sağlıklı bir insanın vücut ısısı 36-37 derecedir. Sıcak ortamda bulunma, hareket etme, kalın giyinme gibi nedenlerle vücut sıcaklığının normalden daha fazla arttığı zamanlar vücut kendini soğutmak ister. Vücudun kendini soğutma mekanizması yani doğal kliması terlemedir. Terin vücut yüzeyinden buharlaşması sonucu derideki kılcal damarlar soğur ve bu serinleme etkisiyle vücudun ısısı normale dönerek dengelenir. Böylece sağlıklı yaşamımıza devam edebiliriz.     
  • Ter neden kokar?  Ter vücuttan çıktığı ilk anda kokusuzdur. Tenimizde doğal olarak bulunan bakteriler bu teri yerler. Bakterilerin teri yiyip sindirmesinden sonra oluşturdukları atık maddeler kokmaya başlar. Böylece terleyen bölgenin koktuğu hissedilir. Buna ter kokusu denir. Ter kokusu ve yoğunluğu insandan insana farklılık gösterir. Bu farklılığın sebebi kişinin yedikleri, içtikleri, duygu durumu, hormonları veya aldığı ilaçlar olabilir.     
  • Parfüm ve Deodorant arasındaki fark nedir?  Çoğu kişi bilmese de parfüm ve deodorant birbirinden tamamen farklı şeylerdir.   Parfümün işi “yalnızca güzel koku vermektir.” Parfüm vücuttaki kötü kokulara dokunmaz. Bu sebeple ter kokmayan, temiz vücutta kullanılmalıdır. Çünkü parfümün ter kokusunu durdurucu hiçbir etkisi yoktur. Ter kokan vücuda parfüm kullanıldığı zaman, ter kokusu ve parfüm kokusu birbirine karışır. Yani vücut parfüm kokarken aynı zamanda ter de kokmaya devam eder. Hangi koku güçlüyse o ön plana çıkar ve hoş olmaz.   Parfümün güzel kokusunun ortaya çıkması için bir şekilde terin kokmasının durdurulması sağlanmalıdır.    İşte terin kokmasını durduracak bu maddeye “deodorant” denir. Deodorantın kelime anlamı “koku önleyici” demektir.   Deodorantın tek amacı “ter kokusunu durdurmaktır.” Güzel koku vermek değildir. Güzel kokuyu parfüm verir.   Fakat günümüzde, müşteriler öyle istiyor denilerek, deodorantların içine sentetik koku kimyasal maddeleri katılmakta ve parfüme benzetilmeye çalışılmaktadır. Bu sentetik koku kimyasalları genelde kalıcı koku vermekten uzaktırlar ve kötü bir parfüm taklidi olmaktan öteye gidememektedirler.     
  • Deodorantlar kaç çeşittir?  Deodorantlar iki çeşittirler: Antiperspirant olanlar ve olmayanlar. Antiperspirant’ın kelime anlamı “terlemeyi durduran” demektir.   Antiperspirant olan deodorantlar ter bezlerini tıkayarak terlemeyi durdururlar. Oysa antiperspirant olmayan deodorantlar terlemeyi durdurmaz, düzenler.   Antiperspirant olan deodorantlar, ter bezi kanallarını tıkayarak terlemeyi keserler. Bu işlemi deodorantın içindeki Aluminium Chlorohydrate veya Aluminium Zirconium yapar. Ortada ter olmayınca bakteriler yiyecek birşey bulamaz ve koku da olmaz. Fakat ter bezlerinin tıkanması vücudun doğal sağlıklı çalışmasına dışarıdan bir müdahaledir. Ter, kanallar tıkalı olduğu için dışarı atılamayınca, gerisin geri vücuda girmek zorunda kalır. Bunun vücutta ne gibi zararlara ve tahribata yol açtığı tam olarak bilinememektedir. Piyasada satılan deodorantların %90’ı antiperspiranttır ve ter bezlerini tıkarlar.   Diğer taraftan, antiperspirant olmayan deodorantlar ter bezlerini tıkamazlar. Doğal terleme durmaz ama düzenlenir. Böylece vücudun doğal, sağlıklı işleyişi bozulmaz. Bu tip deodorantlar içerdikleri antibakteriyel maddelerle tende doğal olarak bulunan bakterileri etkisiz hale getirerek kokuyu önlerler. Böylece ter kokmaz.    En ideal kullanım şekli, önce kokusuz, antiperspirant olmayan bir deodorant kullanıp ter kokusuna önlem almak ve ardından istenirse güzel bir parfüm sıkıp hoş koku vermektir.     
  • Piyasadaki deodorantlar (antiperspirantlar) kokuyu nasıl önler?  Piyasadaki deodorantlar (antiperspirantlar), aktif madde olarak Aluminium Chlorohydrate veya Aluminium Zirconium içerir. Bu maddeler ter bezi kanallarını tıkarlar ve terlemeyi durdururlar. Terleme durunca da koku oluşması için gereken ortam oluşmaz. Bazı bilim adamları Aluminyum Chlorohydrate ve Aluminium Zirconium’un kansere yol açabileceklerini ısrarla belirtirken, diğerleri kanser ve bu maddeler arasında bağ kurmak için daha fazla araştırmaya ihtiyaç duyulduğunu ifade ederler. Ter, kanallar tıkalı olduğu için dışarı atılamayınca, gerisin geri vücuda girmek zorunda kalır. Bunun vücutta ne gibi zararlara ve tahribata yol açtığı tam olarak bilinememektedir.     
  • Aluminyum Chlorohydrate ve Aluminium Zirconium farkı nedir?  İkisi de antiperspirant tipi deodorantlarda kullanılırlar ve ter bezi kanallarını tıkayarak teri durdururlar. Böylece kokudan korunma sağlarlar. Aluminyum Chlorohydrate “roll-on” tarzı deodorantlarda kullanılır. Aluminium Zirconium “stick” deodorantlarda kullanılır.     
  • LaNaturel Doğal Deodorant kokuyu nasıl önler?  LaNaturel Doğal Deodorant, piyasadaki anperspirantlardan farklı olarak, ter bezi kanallarını tıkamaz. Sürüldüğü bölgedeki doğal bakterileri etkisiz hale getirerek ter kokusunu önler. Bunu içeriğindeki özenle seçilmiş, tamamen doğal mineral ve bitkiler sayesinde yapar. Terlemeyi tamamen durdurmadan düzene koyduğu için vücudun doğal dengesi, ritmi bozulmaz ve sağlıklı etkin korunma sağlanır.  
LaNaturel, doğanın gücüne inanarak yola çıkmış bir harekettir.
Çoğu insan sentetik kimyasallardan vazgeçilemeyeceğini, çünkü bunların kullanılan ürünlere üstün performans özelliği verdiğini ve alternatiflerinin olmadığını iddia ederler. Hatta bu fikre o kadar inanmışlardır ki (veya inandırılmışlardır ki) kullandıkları ürünlerin doğal ve sağlıklı bir alternatifi olup olmadığını düşünmezler bile. Sonuç; insanların zayıflayan sağlıkları, artan hastalıklar..
Eğer en değerli varlığımız sağlığımızsa ve buna rağmen yaşam alanımız kimyasallarla kuşatılmışsa bir yerlerde bir hata yapıyoruz demektir.
Örneğin, DDT bir zamanların en popüler ve en yaygın kullanılan tarım ilacıydı. Çoğu insan hala hatırlar. DDT yıllar önce yasaklandı, fakat bugün bile 35-40 yaşlarını geçmiş insanlarda DDT’den kaynaklanan hastalıklara hala rastlanmakta. Çünkü yıllar önce kullanılan DDT hiç bir şekilde etkisini kaybetmiyor. Kalıntılar hücrelerde toplandığı için bütün hayatı boyunca vücut onu dışarı atamıyor. Daha kötüsü, çocuklara da anne sütü ile geçiyor ve zarar vermeye devam ediyor. En çok da karaciğer, yumurtalıklar ve beyne zarar veriyor. Oysa bir zamanlar ne popülerdi, ne yaygındı DDT. Herkes mutluluk ve huzur içinde DDT kullanırdı. O zamanlar bilim adamları yok muydu, o zamanlar ruhsat verici denetleyici kurumlar yok muydu? Peki neden izin verdiler bu kadar zararlı DDT’ye? Bu kadar zararlı olan DDT nasıl bu kadar popülerleşebildi, herkesin kullandığı bir ürün haline gelebildi? Yıllarca kimse neden uyanmadı? Ya üniversiteler, doktorlar, araştırma görevlileri? Neden hepsi de uyudular yada uyutuldular?
Başka bir gazete haberi “Amerika`da Campaign for Safe Cosmetics laboratuvarında yapılan testlerdeJohnson&Johnson markalı bebek şampuanlarında kansere sebep olan maddeler bulunduğu belirtiliyor. Campaign for Safe Cosmetics, 22 şirketin 48 ürününde 1,4 dioksin ve 28 üründe de formaldehit testi yapmıştı. Bu ürünlerden 17`sinde hem 1,4 dioksin hem de formaldehit bulunduğu tespit edilmişti. Formaldehitin Japonya ve İsveç`te bebek ürünlerinde kullanılması yasak. 1,4 dioksin de Avrupa Birliği`nde yasak.” Görüldüğü üzere bugün bile dünyanın en büyük şirketleri, en büyük markaları hala riskli kimyasal içerikleri hiç çekinmeden kullanabiliyorlar ve insan sağlığını riske atmaktan, inanılmaz şekilde, hiç korkmuyorlar. Çok daha kötüsü, bunları bebek ve çocuk ürünlerinde dahi kullanmaktan hiç çekinmiyorlar, acı ve üzüntü duymuyorlar. Bu durum yıllar önce DDT’nin nasıl bu kadar popülerleşebildiğini ve nasıl herkes tarafından kullanılan yaygın bir ürün olmayı başarabildiğini açıklıyor aslında.
Günümüz dünyasının bu şartları altında, LaNaturel’in misyonu, insanların kimsayal kuşatılmışlıklarında, onlara doğal alternatifler sunarak, en değerli varlıkları olan sağlıklarını korumalarında yardımcı olmaktır. Daha da önemlisi bunu katıksız dürüstlükle yapmaktır.

www.purneva.com

EKOLOJİK DETERJAN NEDİR?









                                        


Sıradan bir deterjanın içeriği : % 20 tansio-aktif maddeler 
(temizleyici ve en zehirli maddeler), kireç sökücü veya kirecin, temizleyici maddeler üzerindeki etkisini engelleyen kompleks maddeler ; yağ lekerini söken aktif proteinler ; ve diğer lekeri yok eden beyazlatıcı maddeler ; koku esansları, boyalar-renklendiriciler....

Ekolojik bir deterjanının bileşimine yakından bakıldığında :
Ekolojik deterjanların tansiyo-aktif yani temizleyici maddeleri, silis, tebeşir, kil.. gibi mineraller veya şeker, kopra yaǧı, zeytin yaǧı.. gibi bitkisel yenilenebilir hammaddelerden elde edilir. Sıradan deterjanlarda kullanılan petrokimsayal türevi maddelerden farkı, moleküllerinin tamamen yok olması ve çevreye zarar vermemesidir.

Enzimler tansi-oaktif maddelerin miktarı azaltır. Fakat klasik deterjanlarda kullanılan GDO enzimler, çamaşırlar kuruduǧunda dahi, hâlâ aktif oldukları için alerjilere yol açabilir. Ekolojik deterjanlarda kullanılan ve genleriyle oynanmamış enzimler ise yıkama esnasında kendiliǧinden yok olur. Örneğin Sonett gibi bazı üreticiler genetiǧi değistirilmis enzimleri kullanmayı reddediyor.

Beyazlatıcı maddeler : ekolojik deterjanlar, soda ve oksijenli su bazlı olan, (zararsız) sodyum perkarbonatı kullanır. Sıradan deterjanlar ise Perborat bir yana, bazı UV ışınlarını görünür ışınlara çevirebilen, böylece çamaşırların gözümüze daha beyaz gözükmesini saǧlayan, ancak çeşitli alerji hastalıklarına neden olan floresan maddeler kullanır.

Ekolojik deterjanlarda gereksiz ve çoǧu zaman cildimizi tahriş edebilecek kimyasal koku esansları ve renklendirici maddeler bulunmaz. Bu deterjanlarda kokular, saf ve biyolojik olan bitki özü yaǧlarından elde edilir. Klasik deterjanlar ise, geri dönüşümü daha zor ve insan için zararlı olabilecek, petrol türevi sentez maddeleri kullanır.



www.purneva.com



Bu deterjanlar kadını kanser eder!



28 Eylül 2009 / TÛBA KABACAOĞLU


Kadınlar kullandığı temizlik maddeleri sebebiyle 55 binin üzerinde zararlı kimyasala maruz kalıyor. İçlerinde kanser yapan da var, sinir sistemini bozan da. Artık deterjanları evde yapma zamanı! İşte sağlıklı, doğal, çok ekonomik ve etkili temizlik maddesi tarifleri...

Teknolojideki her bir gelişme, insanoğlunun hayatını kolaylaştırıyor. Bu yönüyle bilim, âdeta insanlığın hizmetinde. Tuz ruhundan sıvı deterjanlara, yumuşatıcılardan parlatıcılara kadar pek çok ürün market raflarını süslüyor. Artık evler toz kaldıran süpürgelerle temizlenmiyor, çamaşırlar küllü sularda yıkanmıyor. Tıpkı, ayak basılan her zemini temizleyip parlatmak için Arap sabunlarını tercih etmediğimiz gibi.

Şimdi onların yerini kimyasal ürünler almış durumda. Havlularınızın yumuşacık mı olmasını istiyorsunuz? Kolayı var elbette. Satın alacağınız bir yumuşatıcı işinizi görüyor. Beyazların daha beyaz, renklilerin daha parlak görünmesini mi istiyorsunuz? Yeni formüllü bir deterjanı çamaşır makinenizde kullanmanız kâfi. “Sararan bardakları, çatal kaşık takımlarını nasıl parlatabilirim?” diye de üzülmeyin. Onun da çaresi var. Makinenizin özel bölümüne ekleyeceğiniz parlatıcıyla bulaşıklarınız artık daha ışıl ışıl.

Kimyasal ürünler hayatımızın içine o kadar girdi ki. Dolgun saçlar için de onlara muhtacız, ter kokusundan kurtulmak için de. Peki, bu maddelerin sinsice hayatımızı zehir ettiğini, bedenimizi, suyu, toprağı, doğal ortamları, havayı yavaş yavaş kirlettiğini biliyor musunuz? Ya kanserojen etkiye sahip olduklarını? Cilt hastalıklarına, ağız, mide, boğaz iltihabına sebep olduklarını, sinir sistemini tahrip ettiklerini?

HANIMLARDAN ‘TEMİZLİK MADDELERİNDEN UZAK DURUN!’ ÇAĞRISI

Biz henüz farkında olmasak da Amerika ve Avrupa ülkelerinde kimyasalların insan hayatını olumsuz etkilediği yüzlerce araştırmayla ispatlanmış durumda. Devlet de sivil toplum da bu konuda çok hassas. Temizlik maddelerindeki kimyasalların zararları tüketicilere sık sık anlatılıyor. Okullarda öğrencilere özel eğitimler veriliyor. Hanımlar da boş durmuyor. Bir yandan evlerinde doğal temizlik maddeleri üretiyor, diğer yandan hazırladıkları web sitelerinden ve bloglardan hemcinslerine ‘kimyasal maddeler içeren temizlik malzemelerinden uzak durun!’ çağrısı yapıyorlar. Şüphesiz bu tür mesajlar arttıkça ağır kimyasalların kullanıldığı temizlik maddelerinin yerini insana ve çevreye zarar vermeyen alternatifler alıyor. Hatta ürünlerin ambalajı dâhil yüzde 90’ından fazlasının doğaya karışabilir ve geri dönüşebilir olmasına dikkat ediliyor.

İnsanları bu tür arayışlara sevk eden en önemli sebep temizlik maddelerinde kullanılan kimyasalların verdiği zararlar tabii ki. Lavaboların temiz olması için kullanılan maddeler de çamaşırları kirlerden arındıran deterjanlar da insan sağlığını tehdit ediyor çünkü. Mesela, bulaşık makineleri için üretilen tabletler birer teknoloji harikası. Ama bu ürünler katmanlı bir yapıya sahip. Suda belli bir zaman diliminde çözülüyor. En son çözülen kısım ise bulaşıkların ışıl ışıl olmasını sağlayan ‘parlatıcı’ özelliğine sahip kimyasallar. İçinde kanserojen madde bulunan bu parlatıcıların zararlarını azaltmak için ya ‘durulama’ programlarını en az iki kez çalıştırmak gerekiyor ya da makineden çıkan bulaşıkları tekrar sirkeli su ile elde yıkamak. Günlük koşuşturmaca içinde kaç hanım böylesi bir zahmete girebilir ki?

AMERİKA’DAKİ BİR ÇOK HANIM DETERJANLARDAN UZAK DURUYOR

Diyelim ki bulaşıklar makinede değil de elde yıkandı. Makinede yıkanan elbiseleri ikinci kez elde yıkamak mümkün mü? Veya elbiseleri hangi temizlik ürünüyle yıkamak lazım? Piyasada satılan deterjanların çoğunda yüksek düzeyde fosfat ve klor var. Yanlışlıkla yutulursa çok önemli sağlık sorunlarına yol açıyor bu maddeler. Ayrıca klor, kanalizasyon sistemine karıştığında organiklerle birleşerek ‘son derece tehlikeli bir kimyasal’ diye tanımlanan ‘trihalometan’ maddesini üretiyor. Bulaşıklar için kullanılan deterjanların ana maddeleri de petrol kaynaklı. Bu sebeple bakterilerce ayrıştırılıp doğaya tekrar kazandırılamadığı gibi zararlı katkı maddeleri, sentetik esanslar, kokular ve renklendiriciler de içeriyor.

Cahide Akyaldız (32), Amerika’da yaşayan bir ev hanımı. Çevresindeki birçok hanımın kimyasallardan uzak durduğunu söylüyor. Doğal deterjanlara ilginin giderek arttığını belirterek, “Buradaki hanımların takıntıları yok. Onlar için bulaşıkların doğal yolla yıkanması temizliğinden bile daha önemli.” diyor. Cahide Hanım evde doğal temizlik ürünleri yapılabilecek maddelerin de marketlerde paketler hâlinde satıldığını anlatıyor.

Aslında aynı maddeleri Türkiye’de de tedarik etmek mümkün. Böylece evlerde zararlı deterjanların yerine kullanılabilecek zararsız temizlik maddelerini basit yöntemlerle yapabilirsiniz. Bunun için çamaşır sodası, karbonat, uçucu bitkisel yağlar, sirke ve boraks gibi maddelerden bir miktar satın almak yeterli. Suda kolayca eriyen, görünüşüyle naftalini andıran boraks aslında doğal kaynaklı bir bor bileşiği... Genelde sabun ve deterjanların temizleme gücünü artırmak için kullanılıyor. Kokuları alma, küf ve bakterilerin üremesini durdurma, leke çıkarma gibi özellikleri bulunuyor. Türkiye’de kilosu 2-3 TL arasında satılıyor. Çamaşır sodası ise yağ ve lekeleri çıkarıyor, sert suyu yumuşatıyor. Karbonat da (sodyum bikarbonat) gıdadan temizlik ürünlerine kadar geniş bir alanda çok amaçlı kullanılıyor. Kötü kokuları alıyor, alüminyum, altın, gümüş, paslanmaz çelik gibi metalleri parlatıyor, leke çıkarıyor, sert suyu yumuşatıyor. Birikmiş mineral ve yağları çözüp camları parlatan sirke de mikropları öldürüyor.


DOĞAL BULAŞIK MAKİNESİ DETERJANI NASIL YAPILIR?

İşte, bu maddeleri kullanarak tahta kaşıklarınızı, bebeğinizin biberonlarını gönül rahatlığıyla yıkayabileceğiniz doğal deterjanları evde üretebilirsiniz. Bulaşıklarınızı daha temiz ve parlak yapacak doğal bir temizleyici için gerekli malzemeler şunlar: Bir bardak boraks (aktarlarda, eczanelerde, kimyasal madde satıcılarında, zirai ürünler satan dükkânlarda kolayca bulabilirsiniz) maddesi... Bir bardak yemek sodası… Aynı bardağın dörtte biri kadar tuz… Dörtte biri kadar limon tuzu, yani citric asit (iri kristalli değil, rondoda toz hâline getirilmişi). Bulaşıklarınızın portakal, limon, mandalina vb. kokması için de bu ürünlerin yağlarından küçük bir miktar.

Yapılışına gelince… Plastik bir kapta önce tuz ve 30 damla yağ iyice karıştırılıyor. Ardından diğer malzemeler de ekleniyor. Kabın içindeki malzemeler iyice harmanlandıktan sonra kapalı bir yerde muhafaza ediliyor. Her yıkama için bu karışımdan 1-1,5 çorba kaşığı kullanılıyor. Bulaşıklarınızın ışıl ışıl olması için de makinenizin parlatıcı bölümünü elma sirkesiyle doldurmanız şart. Kullanılan suyun kireç oranına göre karışıma eklenen yemek sodası ve limon tuzu oranları artırılabilir. Malzemelerin miktarı ne kadar artarsa artsın sağlığa zararlı değil, çünkü tamamen doğal.

Bu karışım bulaşık makinesinde kullanıldığında araç-gereçler hem temizlenecek hem de parlayacak. Üstelik makineden portakal veya limon kokuları gelecek. Yıkama sonrasında bazı cam ürünlerinde hafif su lekeleri kalabilir. Hemen üzülmeyin. Bu görüntüyü ortadan kaldırmak veya daha aza indirmek için kurutma programı biter bitmez makinenin kapağını açarak bulaşıkları havalandırmanız kâfi.

Peki, elde yıkanacak bulaşıklar için neler yapmak lazım? Bunun için de önerimiz şöyle: Bir kalıp doğal sabun rendeleniyor ve üzerini örtecek şekilde içi suyla dolu bir kabın içine konuluyor. Hafif ateşte sabun tozu eritiliyor. İçine yarım tatlı kaşığı boraks ve yarım tatlı kaşığı da çamaşır sodası ekleniyor. Ardından iyice karıştırılıyor. Her yıkamada bu karışımdan bir tatlı kaşığı alıp kullanılıyor. Eğer bu yöntem “Beni çok uğraştıracak” derseniz, bulaşık makinesi için hazırladığınız karışımın aynısını, meyve yağı koymadan yapabilirsiniz. Bundan sıcak suya iki yemek kaşığı ekleyip bir yemek kaşığı da arap sabunu ya da bir çay kaşığı bulaşık deterjanı ilave edebilirsiniz. Bu karışım çok az köpürüyor ama bulaşıkları harika temizliyor ve büyük oranda da su lekesi bırakmıyor.

Mutfaklarda ocak ve fırınları temizlerken kullanılan krem temizleyiciler için de alternatifler var. Mesela temizleyeceğiniz yüzeye biraz karbonat, biraz tuz ve birkaç damla sirke damlatarak hafifçe ovuşturmanız yeterli. Aynı sonucu alacağınızdan emin olabilirsiniz.

Peki, ya yüzey temizleyicileri? Piyasada ‘yüzey temizleyici’ diye satılan ürünlerin hepsinde insana ve çevreye zararlı kimyasallar bulunuyor. Bunu anlamak için içerik kısmına yazılmış ‘anyonik aktif, noniyonik aktif’ ifadelerine dikkat etmeniz yeterli. Kimyager Ayşe Kuralay, zararlı kimyasalların ekstra temizleme gücünün olmadığını söylüyor. Ayşe Hanım’ın önerdiği alternatiflere gelince: “Ahşap temizliği için bir yemek kaşığı limon suyu ile iki yemek kaşığı zeytinyağını karıştırın. Karışımın küçük bir miktarını temiz toz bezine dökün ve ahşap yüzeyi dairesel hareketlerle ovun. Karışımı sprey şişesine koyup yüzeye püskürterek de uygulayabilirsiniz.”

ODA SPREYLERİNDEN UZAK DURUN!




Genel ev temizliği için de sıcak suyun içine bir yemek kaşığı boraks ile bir yemek kaşığı sıvı arap sabunu koymanız yeterli. Karışım, yerleri dezenfekte edip çok iyi temizliyor. Eğer bu işlemin ardından odanızın hoş kokmasını da isterseniz, o zaman yine doğal bir takviyeye ihtiyacınız olacak. Yarım litre sıcak suyun içine yarım çay kaşığı karbonat, bir çay kaşığı limon suyu ve 3-4 damla bitkisel yağ (yasemin, lavanta, papatya, limon, çay ağacı, çam ağacı yağı olabilir) karıştırıp odaya püskürtebilirsiniz.

Evlerin güzel kokması için asla oda spreyleri tercih edilmemeli. Çünkü oda deodorantları havadaki kötü kokuları yok etmiyor, sadece rahatsız edici kokuları, hoş kokularla örtmeye çalışıyor. Bazıları da burun yollarını yağlı bir tabakayla kaplayıp koku alma duyumuzu engelleyen kimyasallar yayıyor. Oda spreylerinde kullanılan zararlı maddeler arasında ise naftalin, fenol, kresol, etanol, ksilen ve formaldehit gibi maddeler sıralanıyor.

DOĞAL HAYATIN ŞİFRELERİ ONLARDA

Kadınların sık kullandığı çamaşır suyu da çok zararlı… İçinde noniyonik yüzey aktif, klor bazlı ağartıcı (sodyum hipoklorit), sodyum hidroksid ve parfüm bulunuyor. Çamaşır suyu içeren temizlik ürünlerinin kullanımıyla karbon tetraklorür ve kloroform gibi maddeler açığa çıkıyor. Dokuz Eylül Üniversitesi Çevre Mühendisliği Bölümü Öğretim Üyesi Doç. Dr. Mustafa Odabaşı, bunların kanser riskini önemli ölçüde arttırabileceğini söylüyor. Çamaşır suyu içeren ürünlerin, amonyaklı veya asidik (tuz ruhu, kireç çözücü gibi) temizlik maddeleriyle karıştırılması zehirli gazların (klor gazı ve klor aminlerin) açığa çıkmasını sağlıyor, ortamdaki oksijeni durduruyor ve insanları nefes alamaz hâle getiriyor. Bu tür zararlı maddelerin aşırı teneffüs edilmesi hâlinde solunum yolları ve akciğerde tahribata yol açıyor.

Sema Hastanesi’nden Dermatoloji Uzmanı Dr. Leyla Ertenü ise temizliği yapılan yüzeylerin mutlaka bol su ile durulanması, mekânların uzun süre havalandırılması ve buralarda mümkün olduğunca kısa süre kalınması gerektiğini söylüyor.

Peki, evde bazı yüzeyleri beyazlatmamız, leke çıkartmamız gerektiğinde ne yapmak lazım? Uzmanlar, bunun için amonyaklı değil, oksijenli, yani ‘renkliler için kullanılır’ ibareli çamaşır sularını tavsiye ediyor.

Çamaşır deterjanlarında insan vücuduna zararlı amonyak ve petrol türevi birçok kimyasal bulunuyor. Bu maddeler suda çözülmüyor. Dolayısıyla fosfat ve formaldehit içeren deterjanlar çok zararlı. Çamaşır deterjanından vazgeçemeyenlerin hiç değilse bu maddeleri ihtiva eden ürünlerden uzak durmaları uzmanlarca tavsiye ediliyor. Ayrıca astım hastaları ile alerjiye hassas bünyesi olanlar ve egzamaya yakalananların piyasadaki deterjanları kullanmaması, bunların yerine sabun tozu ve çamaşır sodasını tercih etmeleri önemli görülüyor.

Aynı şekilde zararlı pek çok kimyasaldan üretilen yumuşatıcılar da terk edilmeli. Kaldı ki çamaşır sodası sudaki kireci çözerek çamaşırların kaskatı kesilmesini önlüyor. Sabunun içindeki gliserin de çamaşırları yumuşatmaya yetiyor. Beyaz çamaşırlar beyazlığını koruyor, renkliler de canlılığını muhafaza ediyor bu yöntemle. Yalnız marketlerdeki her sabun tozunu da satın almamak gerekiyor. Yüzde yüz doğal, soğuk pres yöntemiyle üretilmiş olanlar tercih edilmeli. Sıradan sabunlara köpürmesi ve güzel kokması için zararlı kimyasallar ekleniyor çünkü.
Türkiye gibi gelişmekte olan ülkelerde denetimler ciddiyetle yapılmadığından birçok temizlik ürününde hangi kimyasal maddelerin kullanıldığı tam olarak etiketlere yazılmıyor. İçindekiler kısmının yetersiz olduğunu gören bilinçli tüketiciler de alternatif arayışlara giriyor. İşte onlardan birileri de yüksek kimya mühendisi Kudret Livaoğlu ile Fatma Betül Şahin. Her iki hanım da çocuk sahibi olduktan sonra market raflarını süsleyen onlarca kimyasalın çocuklarına vereceği zararı düşünerek mesleki birikimlerini bu konuyu araştırmada kullanmaya başlamışlar. Yurtdışındaki bilimsel çalışmaları yakından takip etmişler. Arkadaşlarına “Kimyasallardan uzak durun!” mesajı vermişler hep. Ellerindeki notlar fazlasıyla birikince bunları kitap hâline getirmişler.

Mozaik Yayınları’ndan çıkan kitaplarının ismi Zararlı Kimyasallardan Korunma Yöntemleriyle Sağlıklı Hayat. Kitapta gıda katkı maddeleri, içecekler, gıda işleme sırasında oluşan toksik maddeler, pişirme ve saklama kapları, ambalajlar, ağır metaller, tarım ilaçları, genetiği değiştirilmiş gıdalar, fonksiyonel gıdalar, kozmetikler, temizlik ürünleri ve toksin arındırma yöntemleri anlatılıyor. Eser hem adını bile duymadığımız kimyasallar hakkında bilgi veriyor hem de onların zararlarını anlatıyor. Ayrıca kimyasalların doğal alternatiflerini de gösteriyor.
Kimya mühendisi Kudret Livaoğlu, kitap dışında Ar-Ge (Araştırma-Geliştirme) çalışması da yapıyor: “Genelde sorun yaşadığımız ürünleri seçtim. Çocuk altlarını temizlemek için kullanılan ıslak mendiller de hiç sağlıklı değil. İçinde petrol türevi kimyasallar var. Bundan dolayı çok sıkıntı yaşadığımız için önümüzdeki günlerde bunun üzerinde çalışmak istiyorum.”

Kimya Mühendisi Fatma Betül Şahin’e göre, her insanın cildinde zamanla ağır metaller birikiyor. Özellikle de civa ve alüminyum. Bu maddeleri detoks banyoları, egzersiz ve sauna ile atmak mümkün. Şahin, vücudumuzu hangi bitkilerle temizleyeceğimizi ise şöyle açıklıyor: “Deve dikeni tohumu güçlü bir antioksidandır, karaciğer koruyucudur, hücre yenileyicidir. Zerdeçal da kanserojen maddelerin atılmasına yardımcıdır. Yeşil çay kanser oluşumunu engeller. Tarım ilaçlarının kalıntılarının atılmasını sağlar. Ayı üzümü de böbreklerin temizlenmesinde etkilidir. Karnıyarık otu çekirdeği ise kalın bağırsağın florasını koruyup toksinlerin karaciğerden uzaklaşmasına yardımcıdır. Tarım ilaçları kalıntılarına karşı da herkes tarafından bilinen keten tohumu etkilidir. Ayrıca B1, B2, C, A ve E vitamini bulunan yiyecekler de sıklıkla tüketilebilir.”
  
Kimyasalların yol açtığı hastalıklar

Rengârenk ambalajlarıyla dikkat çeken temizlik ürünlerinin birçoğu kanserojen etkiye sahip. Hatta içlerinde sinir sistemi hasarı, cilt hastalıkları, ağız, mide, boğaz iltihabı yapanlar; karaciğer, böbrek, akciğer, pankreas ve dalakta hasara sebebiyet verenler var. Bazıları da merkezî sinir sistemini etkileyerek depresyon, sinirlilik ve hiperaktiviteye yol açıyor. Gündelik hayatımızda kullandığımız ürünler 55 binin üzerinde kimyasal çeşit içeriyor. Her yıl da bunlara binin üzerinde yenileri ekleniyor. Çoğu yeterince test edilmeden ve belirli bir mevzuata tabi tutulmadan piyasaya sürülüyor. Sonra bunların büyük bir kısmı doğrudan kanalizasyona akıyor ve su sistemlerimize karışıyor. Söz konusu kimyasallar, sonunda "fazla yüklenme" ile vücudumuzda depolanıyor ve zehirli olma düzeyine ulaştığında da yukarıda sayılan hastalıklar ortaya çıkıyor.

Ev hanımları daha büyük tehlikede

Dokuz Eylül Üniversitesi Çevre Mühendisliği Bölümü Öğretim Üyesi Doç. Dr. Mustafa Odabaşı'nın yaptığı bir araştırmaya göre çamaşır suyu, deterjan, parfüm gibi maddeler kimyasal reaksiyonlar sonucu kanserojen etki yapıyor. Amerika Çevre Koruma Kurumu’nun (US Environmental Protection Agency - EPA) yaptığı bir araştırma da ev temizlik ürünlerinin dışarıdan gelen toksinlere göre üç kat daha fazla kanserojen etkiye sahip olduğunu ispatlıyor. 15 yılın verilerini değerlendiren Uluslararası Kanser Kurumu (NCA) da ev hanımlarının çalışanlara göre yüzde 54 daha fazla kanser riski taşıdığını belirledi.

Kimyasallar 26 saniyede tüm organlara geçiyor

Kimyasallar vücudumuza soluma, yutma ve temas yoluyla geçiyor. Kesinlikle kullanılmaması gereken başlıca kimyasallar ve zararları şunlar: Alkol (etanol, izopropanol) ev deodorantlarında, yüzey temizleyicilerde kullanılıyor ve sinir sisteminde hasara yol açabiliyor. Sodyum Hpoklorit diye tanımlanan çamaşır suyu ağız, mide ve boğazda iltihap yapıyor. Mukoz tabakasını bozuyor. Gözleri tahriş ediyor. Solunum yollarında hastalıklara sebebiyet veriyor. Petrol Distilasyon ürünleri göz ve deriye zarar verebiliyor. Cam ve tuvalet temizleyicilerde sıklıkla kullanılan amonyak baş ağrısı yapıyor. Akciğeri olumsuz etkiliyor. Mobilya ve yer temizleyicilerde bulunan fenol ile kresol (dezenfektan) ve nitrobenzen doğrudan kanserojen madde olarak anılıyor. Diğer bir kanserojen madde de formaldehit. Bu da birçok temizlik mamulünde koruyucu olarak kullanılıyor. Halı temizleyiciler içinde bulunan Perkloro etilen ile Ttrikloro etilen de kanserojen etkiye sahip maddeler. Mide yanması, görme bozukluğu yapan Hidro klorik asit de tuvalet temizleyicilerinde var. Güve ilacı diye bilinen ve Avrupa ülkeleri ile Rusya’da yasaklanan naftalin ya da Para Dikloro Benzen hem kansorejen etkiye sahip hem de sinir sistemini olumsuz etkiliyor. İşin en kötü tarafı ise temizleyici ürünlere maruz kaldıktan sadece 26 saniye sonra kimyasalların izi vücudun bütün organlarında görülebiliyor olması.
  
Önemli notlar

Bebe yağları petrolden üretiliyor. Yeni doğan bebeklerin tenini sızma zeytinyağı, üzüm çekirdeği yağı, badem yağı karışımıyla nemlendirmek gerekiyor.

Günlük kullandığımız tuvalet kâğıtları, peçeteler, mendiller, çocuk bezleri, tamponlar ve süt kutuları dioksin denilen konsorejen bir madde içeriyor. Sebebi ise fabrikalarda kâğıtları beyazlatmak için kullanılan klor. Dolayısıyla oksijenle ağartılmış kâğıtlar tercih edilmeli. Ürün paketlerinde kâğıtların hangi yöntemle beyazlatıldığı yazmıyor. Her markanın müşteri hizmetlerini arayarak bilgi almakta fayda var. Yalnız bir markanın televizyon reklamında bu önemli ayrıntı küçük puntolu harflerle hızla ekrandan geçiyor.

Halılarınızı kimyasallarla temizlemeye çalışıp evdekilerin sağlığını bozmak istemiyorsanız, boraks ve karbonat karışımını halılarınızın üzerine serpebilirsiniz. Mümkünse bir gece kadar beklettikten sonra süpürmeniz yeterli. Bu yöntemle hem halınızdaki tüm zararlı mikroplar, astım hastalarını rahatsız eden maytlar ölecek hem de halının yüzeyi parlayacak.

Kaynak: aksiyon.com.tr


www.purneva.com


6 Ocak 2014 Pazartesi

Hoş kokulu özel kolonyalar - Altın Damlacıklar




Doğal ve hoş kokuyu sevdiklerinize hediye edebilirsiniz  

Kolonya Nedir Nasıl Yapılır      


Hoş kokulu esansların (eterik yağların) etil alkolde çözülmesiyle elde edilen alkol-esans çözeltisi. Koku verici uçucu madde olarak bergamot, limon, lavanta, biberiye, turunç çiçeği yağı gibi esanslar kullanılır.

Hemen hemen bütün kolonyalar, kokulu maddelerin etil alkolde çözünmeleri ile elde edilir. Kolonya yapımında kullanılan çoğu esanslar 80°’lik (% 80 alkol ihtiva eden etil alkol-su karışımı) alkolde yeterli miktarda çözünür. Bu şekilde hem alkolün kokusu kaybolur, hem de meydana gelen kolonyaya esansın kokusu hakim olur.
Bu güzel kokulu etil alkole «kolonya» adının verilmesi ilk defa Almanya’nın «Köln = Kolonya» şehrinde yapılmasından ileri gelir.  



Kokular Neden Yapılır? — Güzel kokular, çeşitli yerlerden çıkarılır. Başta bitkiler gelir. Portakal, limon, bergamut gibi bitkilerin çiçeklerinden lavanta, melisa gibi bitkilerin çiçek ve yapraklarından, tarçın bitkisinin kabuğundan, süsenin kökünden, sedir ağacının ise odunundan güzel kokular elde edilir.

Kolonya yapmak için etil alkol ile karıştırılan bu kokuların çoğu damıtılarak elde edilir. Damıtma sonunda çiçek, kök, yaprak ve kabuktaki yağlar ayrılır. Esans (kokulu yağ) adı verilen bu sıvı pahalıdır. Çünkü kilolarla bitkiden elde edilen koku yağı (esans) ancak birkaç damladır ve bununla şişelerle kolonya suyu yapılabilir. Bitkiler kaynatılarak, ya da yağlı cam levhalar altında ezilerek de koku yağı elde edilir.


Kolonya Nasıl Yapılır? — Kolonya suyu ispirto (etil alkol) ile yapılır. Bu iş için, önce alkolün derecesini düzenlemek lâzımdır. İstenen derece elde edilinceye kadar ispirto, damıtık su ile karıştırılır. Bu ispirto, genel olarak çam cinsinden küçük bir fıçıya yarıya kadar doldurulduktan sonra üzerine gene alkol içinde eritilmiş koku yağı (esans) eklenir. Fıçı ağzına kadar etil alkol ile doldurularak kapatılır ve 15-20 gün bu şekilde bekletildikten sonra, süzülerek şişelere konur ve kolonya suyu olarak sunulur.

Kolonya suyu, limon ve gliserin ile karıştırılarak ele sürülürse çatlakları iyi eder.








Papatya & Aynısefa Özlü Anne Bebek Kremi




Size her derde deva bir krem tavsiyemiz var 
:)

Onarıcı etkisi yüksek, şifalı, sempatik, güler yüzlü aynı sefa ve papatyanın uyumlu birlikteliği...

Papatya & Aynısefa Özlü Anne Bebek Kremi 



Bitki Sandığı Şifalı Bitkiler bahçesinde özenle yetiştirilen aynısefa ve mayıs papatyası çiçekleri ve sızma zeytinyağının birleşmesiyle formülize edilen papatya, aynısefa özlü yoğun nemlendirici kremimiz hamilelikte oluşan deri çatlakları ve pişik oluşumunu önleyici ve giderici, emziren annelerde meme başı çatlaklarını giderici olarak kullanılabilir.

Tıbbi papatya ve aynısefa özleri sayesinde hassas ve kuru ciltler için faydalıdır. Cildi soğuk, sıcak gibi zararlı etkilerden ve ultraviyole ışınlarından koruyucudur. Dudak çatlaklarında da etkilidir. Çok kuru ve normal ciltlerin nemlendirilmesinde ideal bir üründür. İlk kullanımdan itibaren etkisi görülür.

Günlük bakım kremi bebeğinizin cildinin yumuşaklığını devam ettirmek ve bu hassas cildi kuruluk ve iritasyona karşı korumak için özel olarak formüle edilmiştir. Bebeğinizin bez değişimleri sırasında tahriş olan hassas cildini nemlendirmede de kullanabilirsiniz.. İçeriğinde bulunan organik aynısefa çiçeği bebeğinizin cildini yatıştırırken, tıbbi papatya hassas cildi nemlendirir. Bebeğinizin yüzünde de kullanabilirsiniz.

Bitkisandığı bakım kremi SLS, paraben, vazalin, parafin, hayvansal yağ, yapay renklendirici ve sentetik parfüm içermez. İçeriğinde sertifikalı organik maddeler kullanılmıştır.

Güneş koruyucu, böcek ısırıklarını hafifletici, nemlendirici ve güneş yanıklarında yangı alıcı olarak tavsiye edilir.



Nasıl kullanılır?

Cilt üzerinde aşağıdan yukarıya hafif dokunuşlarla, yüz bölgesinde aşağıdan yukarıya ince bir tabaka halinde sürülür. Güneş ışınlarına karşı koruyucu olarak aynısefa çiçeği özlü anne bebek kremi dışarıya çıkmadan önce kullanılmalıdır.