Eski Yunanca`da eterik, "Gökyüzünün sonsuzluğu" anlamını ifade eder. Ortaçağ'da Simyacılar eterik yağa, dünyada var olduğu kabul edilen dört element yanında beşinci element anlamında "Quinta Essentia" adını vermişlerdir. Uçucu yağlar (eterik yağlar), tarihsel süreç içerisinde daima bitkilerin "esansiyel" kısımları olarak kabul görmüş ve "yaşam gücü, enerjisi ve ruhu" anlamında kısaca "esans" olarak da adlandırılmıştır. Koku (esans) kültürünün dünyada mevcut yazılı belgelere dayanarak tarihçesi incelendiğinde, 5000 yıl kadar geriye gitmemiz gerekir. En eski distilasyon cihazı ise İ.Ö.3000 yılına aittir.
Tarihte uçucu yağların kullanımı bir sosyal statüyü temsil ederdi. Başta krallar, din adamları ve soylular ayrıcalıklı olarak uçucu yağları kullanan kesimdi. Bilinen en eski uçucu yağlar, Hindistan Günlük ağacı (Boswellia sacra) ve Myrrhe (Balsammodendron africanum) balzamları ve onların uçucu yağlarıdır. Romalıların yaşamında uçucu yağların önemli bir yeri vardı, en fazla kullanılan uçucu yağ ise gül yağı idi. Belirli çeşmelerden, misafir ağırlamaları sırasında gül suyu akıtılması devlet seramonilerinde çok kullanılmıştı. Roma imparatorları, gül yağı damlatılmış yer yastıkları üzerinde oturur, bazı tatlılarda gül suyu kullanılırdı. Romalılar uçucu yağları Doğu ülkelerinden getirirlerdi.
Gül yağı ve gül suyu üretimi ile kullanımı hakkındaki bilgiler yanında en iyi kalitede gül suyunun distilasyonla elde edildiği, İbni Haldun`un kitaplarında yer almıştır.
10. yy`da İbn-i Sina gül suyu ve gül yağını tedavi amaçlı kullanmıştır. Katip Çelebi, gül yetiştiriciliğinin yaygın olarak Anadolu'nun kuzeybatısında, Edirne civarında yapıldığını, gül suyu üretildiğini anlatmakta ve İstanbul`da 17. yüzyıl ortalarında gül suyu satan üç yüze yakın dükkan olduğundan bahsetmektedir. Alman tarihinde ise yaklaşık 8. yy uçucu yağ taşıyan bitkilerin yetiştirilmeleri konusunda özel bir kanun çıkarılmış, özellikle manastır bahçelerinde Rezene, İris, Fesleğen gibi aromatik bitkiler yaygın bir biçimde yetiştirilmiştir. Napolyon, Kuzey Afrika seferlerini düzenlerken, bulaşıcı hastalıklardan ordusunu koruması için her askerin beraberinde Fesleğen (Ocimum basilicum) uçucu yağı bulundurmasını zorunlu kılmıştır.
19. yy Aromaterapi`nin ilk temelleri kimyacı Gattfosse tarafından atılmış, 1. dünya savaşı yıllarında onun öğrencisi Dr. Valnet ilk modern aromaterapi kitabını yayınlamıştır.*
Uçucu yağların Bitkilerde Biriktiği Kısımlar:
Uçucu yağlar, bitkilerde salgı tüylerinde ve salgı ceplerinde çok küçük damlacıklar halinde birikir.
Uçucu yağların Bulunduğu Organlar:
- Çiçek (Örn: Gül, Yasemin)
- Meyva (Örn: Rezene, Havuç, Anason)
- Kabuk ( Örn: Narenciye (Citrus) meyvaları)
- Yaprak ( Örn: Defne, Itır)
- Rizom (Örn: Zencefil (Zingiber),İris)
- Reçine (Örn: Çam, Styrax (Sığıla veya Günlük)
- Odun (Örn: Sedir (Cedrus)
Hiç yorum yok :
Yeni yorumlara izin verilmiyor.