28 Eylül 2009 / TÛBA KABACAOĞLU
Kadınlar kullandığı temizlik maddeleri
sebebiyle 55 binin üzerinde zararlı kimyasala maruz kalıyor. İçlerinde kanser
yapan da var, sinir sistemini bozan da. Artık deterjanları evde yapma zamanı!
İşte sağlıklı, doğal, çok ekonomik ve etkili temizlik maddesi tarifleri...
Teknolojideki
her bir gelişme, insanoğlunun hayatını kolaylaştırıyor. Bu yönüyle bilim, âdeta
insanlığın hizmetinde. Tuz ruhundan sıvı deterjanlara, yumuşatıcılardan
parlatıcılara kadar pek çok ürün market raflarını süslüyor. Artık evler toz
kaldıran süpürgelerle temizlenmiyor, çamaşırlar küllü sularda yıkanmıyor.
Tıpkı, ayak basılan her zemini temizleyip parlatmak için Arap sabunlarını
tercih etmediğimiz gibi.
Şimdi
onların yerini kimyasal ürünler almış durumda. Havlularınızın yumuşacık mı
olmasını istiyorsunuz? Kolayı var elbette. Satın alacağınız bir yumuşatıcı
işinizi görüyor. Beyazların daha beyaz, renklilerin daha parlak görünmesini mi
istiyorsunuz? Yeni formüllü bir deterjanı çamaşır makinenizde kullanmanız kâfi.
“Sararan bardakları, çatal kaşık takımlarını nasıl parlatabilirim?” diye de
üzülmeyin. Onun da çaresi var. Makinenizin özel bölümüne ekleyeceğiniz
parlatıcıyla bulaşıklarınız artık daha ışıl ışıl.
Kimyasal
ürünler hayatımızın içine o kadar girdi ki. Dolgun saçlar için de onlara
muhtacız, ter kokusundan kurtulmak için de. Peki, bu maddelerin sinsice
hayatımızı zehir ettiğini, bedenimizi, suyu, toprağı, doğal ortamları, havayı
yavaş yavaş kirlettiğini biliyor musunuz? Ya kanserojen etkiye sahip olduklarını?
Cilt hastalıklarına, ağız, mide, boğaz iltihabına sebep olduklarını, sinir
sistemini tahrip ettiklerini?
HANIMLARDAN
‘TEMİZLİK MADDELERİNDEN UZAK DURUN!’ ÇAĞRISI
Biz
henüz farkında olmasak da Amerika ve Avrupa ülkelerinde kimyasalların insan
hayatını olumsuz etkilediği yüzlerce araştırmayla ispatlanmış durumda. Devlet
de sivil toplum da bu konuda çok hassas. Temizlik maddelerindeki kimyasalların
zararları tüketicilere sık sık anlatılıyor. Okullarda öğrencilere özel
eğitimler veriliyor. Hanımlar da boş durmuyor. Bir yandan evlerinde doğal
temizlik maddeleri üretiyor, diğer yandan hazırladıkları web sitelerinden ve
bloglardan hemcinslerine ‘kimyasal maddeler içeren temizlik malzemelerinden
uzak durun!’ çağrısı yapıyorlar. Şüphesiz bu tür mesajlar arttıkça ağır
kimyasalların kullanıldığı temizlik maddelerinin yerini insana ve çevreye zarar
vermeyen alternatifler alıyor. Hatta ürünlerin ambalajı dâhil yüzde 90’ından
fazlasının doğaya karışabilir ve geri dönüşebilir olmasına dikkat ediliyor.
İnsanları
bu tür arayışlara sevk eden en önemli sebep temizlik maddelerinde kullanılan
kimyasalların verdiği zararlar tabii ki. Lavaboların temiz olması için
kullanılan maddeler de çamaşırları kirlerden arındıran deterjanlar da insan
sağlığını tehdit ediyor çünkü. Mesela, bulaşık makineleri için üretilen
tabletler birer teknoloji harikası. Ama bu ürünler katmanlı bir yapıya sahip.
Suda belli bir zaman diliminde çözülüyor. En son çözülen kısım ise bulaşıkların
ışıl ışıl olmasını sağlayan ‘parlatıcı’ özelliğine sahip kimyasallar. İçinde
kanserojen madde bulunan bu parlatıcıların zararlarını azaltmak için ya
‘durulama’ programlarını en az iki kez çalıştırmak gerekiyor ya da makineden
çıkan bulaşıkları tekrar sirkeli su ile elde yıkamak. Günlük koşuşturmaca içinde
kaç hanım böylesi bir zahmete girebilir ki?
AMERİKA’DAKİ
BİR ÇOK HANIM DETERJANLARDAN UZAK DURUYOR
Diyelim
ki bulaşıklar makinede değil de elde yıkandı. Makinede yıkanan elbiseleri
ikinci kez elde yıkamak mümkün mü? Veya elbiseleri hangi temizlik ürünüyle
yıkamak lazım? Piyasada satılan deterjanların çoğunda yüksek düzeyde fosfat ve
klor var. Yanlışlıkla yutulursa çok önemli sağlık sorunlarına yol açıyor bu
maddeler. Ayrıca klor, kanalizasyon sistemine karıştığında organiklerle
birleşerek ‘son derece tehlikeli bir kimyasal’ diye tanımlanan ‘trihalometan’
maddesini üretiyor. Bulaşıklar için kullanılan deterjanların ana maddeleri de
petrol kaynaklı. Bu sebeple bakterilerce ayrıştırılıp doğaya tekrar
kazandırılamadığı gibi zararlı katkı maddeleri, sentetik esanslar, kokular ve
renklendiriciler de içeriyor.
Cahide
Akyaldız (32), Amerika’da yaşayan bir ev hanımı. Çevresindeki birçok hanımın
kimyasallardan uzak durduğunu söylüyor. Doğal deterjanlara ilginin giderek
arttığını belirterek, “Buradaki hanımların takıntıları yok. Onlar için
bulaşıkların doğal yolla yıkanması temizliğinden bile daha önemli.” diyor.
Cahide Hanım evde doğal temizlik ürünleri yapılabilecek maddelerin de
marketlerde paketler hâlinde satıldığını anlatıyor.
Aslında
aynı maddeleri Türkiye’de de tedarik etmek mümkün. Böylece evlerde zararlı
deterjanların yerine kullanılabilecek zararsız temizlik maddelerini basit
yöntemlerle yapabilirsiniz. Bunun için çamaşır sodası, karbonat, uçucu bitkisel
yağlar, sirke ve boraks gibi maddelerden bir miktar satın almak yeterli. Suda
kolayca eriyen, görünüşüyle naftalini andıran boraks aslında doğal kaynaklı bir
bor bileşiği... Genelde sabun ve deterjanların temizleme gücünü artırmak için
kullanılıyor. Kokuları alma, küf ve bakterilerin üremesini durdurma, leke
çıkarma gibi özellikleri bulunuyor. Türkiye’de kilosu 2-3 TL arasında
satılıyor. Çamaşır sodası ise yağ ve lekeleri çıkarıyor, sert suyu yumuşatıyor.
Karbonat da (sodyum bikarbonat) gıdadan temizlik ürünlerine kadar geniş bir
alanda çok amaçlı kullanılıyor. Kötü kokuları alıyor, alüminyum, altın, gümüş,
paslanmaz çelik gibi metalleri parlatıyor, leke çıkarıyor, sert suyu
yumuşatıyor. Birikmiş mineral ve yağları çözüp camları parlatan sirke de
mikropları öldürüyor.
İşte,
bu maddeleri kullanarak tahta kaşıklarınızı, bebeğinizin biberonlarını gönül
rahatlığıyla yıkayabileceğiniz doğal deterjanları evde üretebilirsiniz.
Bulaşıklarınızı daha temiz ve parlak yapacak doğal bir temizleyici için gerekli
malzemeler şunlar: Bir bardak boraks (aktarlarda, eczanelerde, kimyasal madde
satıcılarında, zirai ürünler satan dükkânlarda kolayca bulabilirsiniz)
maddesi... Bir bardak yemek sodası… Aynı bardağın dörtte biri kadar tuz… Dörtte
biri kadar limon tuzu, yani citric asit (iri kristalli değil, rondoda toz
hâline getirilmişi). Bulaşıklarınızın portakal, limon, mandalina vb. kokması
için de bu ürünlerin yağlarından küçük bir miktar.
Yapılışına
gelince… Plastik bir kapta önce tuz ve 30 damla yağ iyice karıştırılıyor.
Ardından diğer malzemeler de ekleniyor. Kabın içindeki malzemeler iyice
harmanlandıktan sonra kapalı bir yerde muhafaza ediliyor. Her yıkama için bu
karışımdan 1-1,5 çorba kaşığı kullanılıyor. Bulaşıklarınızın ışıl ışıl olması
için de makinenizin parlatıcı bölümünü elma sirkesiyle doldurmanız şart.
Kullanılan suyun kireç oranına göre karışıma eklenen yemek sodası ve limon tuzu
oranları artırılabilir. Malzemelerin miktarı ne kadar artarsa artsın sağlığa
zararlı değil, çünkü tamamen doğal.
Bu
karışım bulaşık makinesinde kullanıldığında araç-gereçler hem temizlenecek hem
de parlayacak. Üstelik makineden portakal veya limon kokuları gelecek. Yıkama
sonrasında bazı cam ürünlerinde hafif su lekeleri kalabilir. Hemen üzülmeyin.
Bu görüntüyü ortadan kaldırmak veya daha aza indirmek için kurutma programı
biter bitmez makinenin kapağını açarak bulaşıkları havalandırmanız kâfi.
Peki,
elde yıkanacak bulaşıklar için neler yapmak lazım? Bunun için de önerimiz
şöyle: Bir kalıp doğal sabun rendeleniyor ve üzerini örtecek şekilde içi suyla
dolu bir kabın içine konuluyor. Hafif ateşte sabun tozu eritiliyor. İçine yarım
tatlı kaşığı boraks ve yarım tatlı kaşığı da çamaşır sodası ekleniyor. Ardından
iyice karıştırılıyor. Her yıkamada bu karışımdan bir tatlı kaşığı alıp
kullanılıyor. Eğer bu yöntem “Beni çok uğraştıracak” derseniz, bulaşık makinesi
için hazırladığınız karışımın aynısını, meyve yağı koymadan yapabilirsiniz.
Bundan sıcak suya iki yemek kaşığı ekleyip bir yemek kaşığı da arap sabunu ya
da bir çay kaşığı bulaşık deterjanı ilave edebilirsiniz. Bu karışım çok az
köpürüyor ama bulaşıkları harika temizliyor ve büyük oranda da su lekesi
bırakmıyor.
Mutfaklarda
ocak ve fırınları temizlerken kullanılan krem temizleyiciler için de
alternatifler var. Mesela temizleyeceğiniz yüzeye biraz karbonat, biraz tuz ve
birkaç damla sirke damlatarak hafifçe ovuşturmanız yeterli. Aynı sonucu
alacağınızdan emin olabilirsiniz.
Peki,
ya yüzey temizleyicileri? Piyasada ‘yüzey temizleyici’ diye satılan ürünlerin
hepsinde insana ve çevreye zararlı kimyasallar bulunuyor. Bunu anlamak için
içerik kısmına yazılmış ‘anyonik aktif, noniyonik aktif’ ifadelerine dikkat
etmeniz yeterli. Kimyager Ayşe Kuralay, zararlı kimyasalların ekstra temizleme
gücünün olmadığını söylüyor. Ayşe Hanım’ın önerdiği alternatiflere gelince:
“Ahşap temizliği için bir yemek kaşığı limon suyu ile iki yemek kaşığı
zeytinyağını karıştırın. Karışımın küçük bir miktarını temiz toz bezine dökün
ve ahşap yüzeyi dairesel hareketlerle ovun. Karışımı sprey şişesine koyup
yüzeye püskürterek de uygulayabilirsiniz.”
Genel
ev temizliği için de sıcak suyun içine bir yemek kaşığı boraks ile bir yemek
kaşığı sıvı arap sabunu koymanız yeterli. Karışım, yerleri dezenfekte edip çok
iyi temizliyor. Eğer bu işlemin ardından odanızın hoş kokmasını da isterseniz,
o zaman yine doğal bir takviyeye ihtiyacınız olacak. Yarım litre sıcak suyun
içine yarım çay kaşığı karbonat, bir çay kaşığı limon suyu ve 3-4 damla
bitkisel yağ (yasemin, lavanta, papatya, limon, çay ağacı, çam ağacı yağı
olabilir) karıştırıp odaya püskürtebilirsiniz.
Evlerin
güzel kokması için asla oda spreyleri tercih edilmemeli. Çünkü oda
deodorantları havadaki kötü kokuları yok etmiyor, sadece rahatsız edici
kokuları, hoş kokularla örtmeye çalışıyor. Bazıları da burun yollarını yağlı
bir tabakayla kaplayıp koku alma duyumuzu engelleyen kimyasallar yayıyor. Oda
spreylerinde kullanılan zararlı maddeler arasında ise naftalin, fenol, kresol,
etanol, ksilen ve formaldehit gibi maddeler sıralanıyor.
DOĞAL
HAYATIN ŞİFRELERİ ONLARDA
Kadınların
sık kullandığı çamaşır suyu da çok zararlı… İçinde noniyonik yüzey aktif, klor
bazlı ağartıcı (sodyum hipoklorit), sodyum hidroksid ve parfüm bulunuyor.
Çamaşır suyu içeren temizlik ürünlerinin kullanımıyla karbon tetraklorür ve
kloroform gibi maddeler açığa çıkıyor. Dokuz Eylül Üniversitesi Çevre
Mühendisliği Bölümü Öğretim Üyesi Doç. Dr. Mustafa Odabaşı, bunların kanser
riskini önemli ölçüde arttırabileceğini söylüyor. Çamaşır suyu içeren
ürünlerin, amonyaklı veya asidik (tuz ruhu, kireç çözücü gibi) temizlik
maddeleriyle karıştırılması zehirli gazların (klor gazı ve klor aminlerin)
açığa çıkmasını sağlıyor, ortamdaki oksijeni durduruyor ve insanları nefes
alamaz hâle getiriyor. Bu tür zararlı maddelerin aşırı teneffüs edilmesi hâlinde
solunum yolları ve akciğerde tahribata yol açıyor.
Sema
Hastanesi’nden Dermatoloji Uzmanı Dr. Leyla Ertenü ise temizliği yapılan
yüzeylerin mutlaka bol su ile durulanması, mekânların uzun süre
havalandırılması ve buralarda mümkün olduğunca kısa süre kalınması gerektiğini
söylüyor.
Peki,
evde bazı yüzeyleri beyazlatmamız, leke çıkartmamız gerektiğinde ne yapmak
lazım? Uzmanlar, bunun için amonyaklı değil, oksijenli, yani ‘renkliler için
kullanılır’ ibareli çamaşır sularını tavsiye ediyor.
Çamaşır
deterjanlarında insan vücuduna zararlı amonyak ve petrol türevi birçok kimyasal
bulunuyor. Bu maddeler suda çözülmüyor. Dolayısıyla fosfat ve formaldehit
içeren deterjanlar çok zararlı. Çamaşır deterjanından vazgeçemeyenlerin hiç
değilse bu maddeleri ihtiva eden ürünlerden uzak durmaları uzmanlarca tavsiye
ediliyor. Ayrıca astım hastaları ile alerjiye hassas bünyesi olanlar ve
egzamaya yakalananların piyasadaki deterjanları kullanmaması, bunların yerine
sabun tozu ve çamaşır sodasını tercih etmeleri önemli görülüyor.
Aynı
şekilde zararlı pek çok kimyasaldan üretilen yumuşatıcılar da terk edilmeli.
Kaldı ki çamaşır sodası sudaki kireci çözerek çamaşırların kaskatı kesilmesini
önlüyor. Sabunun içindeki gliserin de çamaşırları yumuşatmaya yetiyor. Beyaz
çamaşırlar beyazlığını koruyor, renkliler de canlılığını muhafaza ediyor bu
yöntemle. Yalnız marketlerdeki her sabun tozunu da satın almamak gerekiyor.
Yüzde yüz doğal, soğuk pres yöntemiyle üretilmiş olanlar tercih edilmeli.
Sıradan sabunlara köpürmesi ve güzel kokması için zararlı kimyasallar ekleniyor
çünkü.
Türkiye
gibi gelişmekte olan ülkelerde denetimler ciddiyetle yapılmadığından birçok
temizlik ürününde hangi kimyasal maddelerin kullanıldığı tam olarak etiketlere
yazılmıyor. İçindekiler kısmının yetersiz olduğunu gören bilinçli tüketiciler
de alternatif arayışlara giriyor. İşte onlardan birileri de yüksek kimya
mühendisi Kudret Livaoğlu ile Fatma Betül Şahin. Her iki hanım da çocuk sahibi
olduktan sonra market raflarını süsleyen onlarca kimyasalın çocuklarına vereceği
zararı düşünerek mesleki birikimlerini bu konuyu araştırmada kullanmaya
başlamışlar. Yurtdışındaki bilimsel çalışmaları yakından takip etmişler.
Arkadaşlarına “Kimyasallardan uzak durun!” mesajı vermişler hep. Ellerindeki
notlar fazlasıyla birikince bunları kitap hâline getirmişler.
Mozaik
Yayınları’ndan çıkan kitaplarının ismi Zararlı Kimyasallardan Korunma
Yöntemleriyle Sağlıklı Hayat. Kitapta gıda katkı maddeleri, içecekler, gıda
işleme sırasında oluşan toksik maddeler, pişirme ve saklama kapları, ambalajlar,
ağır metaller, tarım ilaçları, genetiği değiştirilmiş gıdalar, fonksiyonel
gıdalar, kozmetikler, temizlik ürünleri ve toksin arındırma yöntemleri
anlatılıyor. Eser hem adını bile duymadığımız kimyasallar hakkında bilgi
veriyor hem de onların zararlarını anlatıyor. Ayrıca kimyasalların doğal
alternatiflerini de gösteriyor.
Kimya
mühendisi Kudret Livaoğlu, kitap dışında Ar-Ge (Araştırma-Geliştirme) çalışması
da yapıyor: “Genelde sorun yaşadığımız ürünleri seçtim. Çocuk altlarını
temizlemek için kullanılan ıslak mendiller de hiç sağlıklı değil. İçinde petrol
türevi kimyasallar var. Bundan dolayı çok sıkıntı yaşadığımız için önümüzdeki
günlerde bunun üzerinde çalışmak istiyorum.”
Kimya
Mühendisi Fatma Betül Şahin’e göre, her insanın cildinde zamanla ağır metaller
birikiyor. Özellikle de civa ve alüminyum. Bu maddeleri detoks banyoları,
egzersiz ve sauna ile atmak mümkün. Şahin, vücudumuzu hangi bitkilerle
temizleyeceğimizi ise şöyle açıklıyor: “Deve dikeni tohumu güçlü bir
antioksidandır, karaciğer koruyucudur, hücre yenileyicidir. Zerdeçal da
kanserojen maddelerin atılmasına yardımcıdır. Yeşil çay kanser oluşumunu
engeller. Tarım ilaçlarının kalıntılarının atılmasını sağlar. Ayı üzümü de
böbreklerin temizlenmesinde etkilidir. Karnıyarık otu çekirdeği ise kalın
bağırsağın florasını koruyup toksinlerin karaciğerden uzaklaşmasına
yardımcıdır. Tarım ilaçları kalıntılarına karşı da herkes tarafından bilinen
keten tohumu etkilidir. Ayrıca B1, B2, C, A ve E vitamini bulunan yiyecekler de
sıklıkla tüketilebilir.”
Kimyasalların
yol açtığı hastalıklar
Rengârenk
ambalajlarıyla dikkat çeken temizlik ürünlerinin birçoğu kanserojen etkiye
sahip. Hatta içlerinde sinir sistemi hasarı, cilt hastalıkları, ağız, mide,
boğaz iltihabı yapanlar; karaciğer, böbrek, akciğer, pankreas ve dalakta hasara
sebebiyet verenler var. Bazıları da merkezî sinir sistemini etkileyerek
depresyon, sinirlilik ve hiperaktiviteye yol açıyor. Gündelik hayatımızda
kullandığımız ürünler 55 binin üzerinde kimyasal çeşit içeriyor. Her yıl da
bunlara binin üzerinde yenileri ekleniyor. Çoğu yeterince test edilmeden ve
belirli bir mevzuata tabi tutulmadan piyasaya sürülüyor. Sonra bunların büyük
bir kısmı doğrudan kanalizasyona akıyor ve su sistemlerimize karışıyor. Söz
konusu kimyasallar, sonunda "fazla yüklenme" ile vücudumuzda
depolanıyor ve zehirli olma düzeyine ulaştığında da yukarıda sayılan
hastalıklar ortaya çıkıyor.
Ev
hanımları daha büyük tehlikede
Dokuz
Eylül Üniversitesi Çevre Mühendisliği Bölümü Öğretim Üyesi Doç. Dr. Mustafa
Odabaşı'nın yaptığı bir araştırmaya göre çamaşır suyu, deterjan, parfüm gibi
maddeler kimyasal reaksiyonlar sonucu kanserojen etki yapıyor. Amerika Çevre
Koruma Kurumu’nun (US Environmental Protection Agency - EPA) yaptığı bir
araştırma da ev temizlik ürünlerinin dışarıdan gelen toksinlere göre üç kat
daha fazla kanserojen etkiye sahip olduğunu ispatlıyor. 15 yılın verilerini
değerlendiren Uluslararası Kanser Kurumu (NCA) da ev hanımlarının çalışanlara
göre yüzde 54 daha fazla kanser riski taşıdığını belirledi.
Kimyasallar
26 saniyede tüm organlara geçiyor
Kimyasallar
vücudumuza soluma, yutma ve temas yoluyla geçiyor. Kesinlikle kullanılmaması
gereken başlıca kimyasallar ve zararları şunlar: Alkol (etanol, izopropanol) ev
deodorantlarında, yüzey temizleyicilerde kullanılıyor ve sinir sisteminde
hasara yol açabiliyor. Sodyum Hpoklorit diye tanımlanan çamaşır suyu ağız, mide
ve boğazda iltihap yapıyor. Mukoz tabakasını bozuyor. Gözleri tahriş ediyor.
Solunum yollarında hastalıklara sebebiyet veriyor. Petrol Distilasyon ürünleri
göz ve deriye zarar verebiliyor. Cam ve tuvalet temizleyicilerde sıklıkla
kullanılan amonyak baş ağrısı yapıyor. Akciğeri olumsuz etkiliyor. Mobilya ve
yer temizleyicilerde bulunan fenol ile kresol (dezenfektan) ve nitrobenzen
doğrudan kanserojen madde olarak anılıyor. Diğer bir kanserojen madde de
formaldehit. Bu da birçok temizlik mamulünde koruyucu olarak kullanılıyor. Halı
temizleyiciler içinde bulunan Perkloro etilen ile Ttrikloro etilen de
kanserojen etkiye sahip maddeler. Mide yanması, görme bozukluğu yapan Hidro
klorik asit de tuvalet temizleyicilerinde var. Güve ilacı diye bilinen ve
Avrupa ülkeleri ile Rusya’da yasaklanan naftalin ya da Para Dikloro Benzen hem
kansorejen etkiye sahip hem de sinir sistemini olumsuz etkiliyor. İşin en kötü
tarafı ise temizleyici ürünlere maruz kaldıktan sadece 26 saniye sonra
kimyasalların izi vücudun bütün organlarında görülebiliyor olması.
Önemli
notlar
Bebe
yağları petrolden üretiliyor. Yeni doğan bebeklerin tenini sızma zeytinyağı,
üzüm çekirdeği yağı, badem yağı karışımıyla nemlendirmek gerekiyor.
Günlük
kullandığımız tuvalet kâğıtları, peçeteler, mendiller, çocuk bezleri, tamponlar
ve süt kutuları dioksin denilen konsorejen bir madde içeriyor. Sebebi ise
fabrikalarda kâğıtları beyazlatmak için kullanılan klor. Dolayısıyla oksijenle
ağartılmış kâğıtlar tercih edilmeli. Ürün paketlerinde kâğıtların hangi
yöntemle beyazlatıldığı yazmıyor. Her markanın müşteri hizmetlerini arayarak
bilgi almakta fayda var. Yalnız bir markanın televizyon reklamında bu önemli
ayrıntı küçük puntolu harflerle hızla ekrandan geçiyor.
Halılarınızı
kimyasallarla temizlemeye çalışıp evdekilerin sağlığını bozmak istemiyorsanız,
boraks ve karbonat karışımını halılarınızın üzerine serpebilirsiniz. Mümkünse
bir gece kadar beklettikten sonra süpürmeniz yeterli. Bu yöntemle hem
halınızdaki tüm zararlı mikroplar, astım hastalarını rahatsız eden maytlar
ölecek hem de halının yüzeyi parlayacak.
Kaynak: aksiyon.com.tr
Kaynak: aksiyon.com.tr
www.purneva.com
Hiç yorum yok :
Yeni yorumlara izin verilmiyor.