Neden terleriz? Vücut fonksiyonlarımızın normal şekilde
işleyebilmeleri için bedenimizin belli bir ısıda kalması gerekir. Sağlıklı bir
insanın vücut ısısı 36-37 derecedir. Sıcak ortamda bulunma, hareket etme, kalın
giyinme gibi nedenlerle vücut sıcaklığının normalden daha fazla arttığı
zamanlar vücut kendini soğutmak ister. Vücudun kendini soğutma mekanizması yani
doğal kliması terlemedir. Terin vücut yüzeyinden buharlaşması sonucu derideki
kılcal damarlar soğur ve bu serinleme etkisiyle vücudun ısısı normale dönerek
dengelenir. Böylece sağlıklı yaşamımıza devam edebiliriz.
Ter neden kokar? Ter vücuttan çıktığı ilk anda kokusuzdur.
Tenimizde doğal olarak bulunan bakteriler bu teri yerler. Bakterilerin teri
yiyip sindirmesinden sonra oluşturdukları atık maddeler kokmaya başlar. Böylece
terleyen bölgenin koktuğu hissedilir. Buna ter kokusu denir. Ter kokusu ve
yoğunluğu insandan insana farklılık gösterir. Bu farklılığın sebebi kişinin
yedikleri, içtikleri, duygu durumu, hormonları veya aldığı ilaçlar
olabilir.
Parfüm ve Deodorant
arasındaki fark nedir? Çoğu kişi bilmese de
parfüm ve deodorant birbirinden tamamen farklı şeylerdir. Parfümün işi “yalnızca güzel koku
vermektir.” Parfüm vücuttaki kötü kokulara dokunmaz. Bu sebeple ter kokmayan,
temiz vücutta kullanılmalıdır. Çünkü parfümün ter kokusunu durdurucu hiçbir
etkisi yoktur. Ter kokan vücuda parfüm kullanıldığı zaman, ter kokusu ve parfüm
kokusu birbirine karışır. Yani vücut parfüm kokarken aynı zamanda ter de
kokmaya devam eder. Hangi koku güçlüyse o ön plana çıkar ve hoş olmaz.
Parfümün güzel kokusunun ortaya çıkması için bir şekilde terin kokmasının durdurulması sağlanmalıdır. İşte terin kokmasını durduracak bu maddeye “deodorant” denir. Deodorantın kelime anlamı “koku önleyici” demektir. Deodorantın tek amacı “ter kokusunu durdurmaktır.” Güzel koku vermek değildir. Güzel kokuyu parfüm verir. Fakat günümüzde, müşteriler öyle istiyor denilerek, deodorantların içine sentetik koku kimyasal maddeleri katılmakta ve parfüme benzetilmeye çalışılmaktadır. Bu sentetik koku kimyasalları genelde kalıcı koku vermekten uzaktırlar ve kötü bir parfüm taklidi olmaktan öteye gidememektedirler.
Parfümün güzel kokusunun ortaya çıkması için bir şekilde terin kokmasının durdurulması sağlanmalıdır. İşte terin kokmasını durduracak bu maddeye “deodorant” denir. Deodorantın kelime anlamı “koku önleyici” demektir. Deodorantın tek amacı “ter kokusunu durdurmaktır.” Güzel koku vermek değildir. Güzel kokuyu parfüm verir. Fakat günümüzde, müşteriler öyle istiyor denilerek, deodorantların içine sentetik koku kimyasal maddeleri katılmakta ve parfüme benzetilmeye çalışılmaktadır. Bu sentetik koku kimyasalları genelde kalıcı koku vermekten uzaktırlar ve kötü bir parfüm taklidi olmaktan öteye gidememektedirler.
Deodorantlar kaç
çeşittir? Deodorantlar iki çeşittirler:
Antiperspirant olanlar ve olmayanlar. Antiperspirant’ın kelime anlamı
“terlemeyi durduran” demektir.
Antiperspirant olan deodorantlar ter bezlerini tıkayarak terlemeyi
durdururlar. Oysa antiperspirant olmayan deodorantlar terlemeyi durdurmaz,
düzenler. Antiperspirant olan
deodorantlar, ter bezi kanallarını tıkayarak terlemeyi keserler. Bu işlemi
deodorantın içindeki Aluminium Chlorohydrate veya Aluminium Zirconium yapar.
Ortada ter olmayınca bakteriler yiyecek birşey bulamaz ve koku da olmaz. Fakat
ter bezlerinin tıkanması vücudun doğal sağlıklı çalışmasına dışarıdan bir
müdahaledir. Ter, kanallar tıkalı olduğu için dışarı atılamayınca, gerisin geri
vücuda girmek zorunda kalır. Bunun vücutta ne gibi zararlara ve tahribata yol
açtığı tam olarak bilinememektedir. Piyasada satılan deodorantların %90’ı
antiperspiranttır ve ter bezlerini tıkarlar.
Diğer taraftan, antiperspirant olmayan deodorantlar ter bezlerini tıkamazlar. Doğal terleme durmaz ama düzenlenir. Böylece vücudun doğal, sağlıklı işleyişi bozulmaz. Bu tip deodorantlar içerdikleri antibakteriyel maddelerle tende doğal olarak bulunan bakterileri etkisiz hale getirerek kokuyu önlerler. Böylece ter kokmaz. En ideal kullanım şekli, önce kokusuz, antiperspirant olmayan bir deodorant kullanıp ter kokusuna önlem almak ve ardından istenirse güzel bir parfüm sıkıp hoş koku vermektir.
Diğer taraftan, antiperspirant olmayan deodorantlar ter bezlerini tıkamazlar. Doğal terleme durmaz ama düzenlenir. Böylece vücudun doğal, sağlıklı işleyişi bozulmaz. Bu tip deodorantlar içerdikleri antibakteriyel maddelerle tende doğal olarak bulunan bakterileri etkisiz hale getirerek kokuyu önlerler. Böylece ter kokmaz. En ideal kullanım şekli, önce kokusuz, antiperspirant olmayan bir deodorant kullanıp ter kokusuna önlem almak ve ardından istenirse güzel bir parfüm sıkıp hoş koku vermektir.
Piyasadaki
deodorantlar (antiperspirantlar) kokuyu nasıl önler? Piyasadaki deodorantlar (antiperspirantlar),
aktif madde olarak Aluminium Chlorohydrate veya Aluminium Zirconium içerir. Bu
maddeler ter bezi kanallarını tıkarlar ve terlemeyi durdururlar. Terleme
durunca da koku oluşması için gereken ortam oluşmaz. Bazı bilim adamları
Aluminyum Chlorohydrate ve Aluminium Zirconium’un kansere yol açabileceklerini
ısrarla belirtirken, diğerleri kanser ve bu maddeler arasında bağ kurmak için
daha fazla araştırmaya ihtiyaç duyulduğunu ifade ederler. Ter, kanallar tıkalı
olduğu için dışarı atılamayınca, gerisin geri vücuda girmek zorunda kalır.
Bunun vücutta ne gibi zararlara ve tahribata yol açtığı tam olarak
bilinememektedir.
Aluminyum
Chlorohydrate ve Aluminium Zirconium farkı nedir? İkisi de antiperspirant tipi deodorantlarda
kullanılırlar ve ter bezi kanallarını tıkayarak teri durdururlar. Böylece
kokudan korunma sağlarlar. Aluminyum Chlorohydrate “roll-on” tarzı
deodorantlarda kullanılır. Aluminium Zirconium “stick” deodorantlarda kullanılır.
LaNaturel Doğal Deodorant kokuyu nasıl önler? LaNaturel Doğal Deodorant, piyasadaki
anperspirantlardan farklı olarak, ter bezi kanallarını tıkamaz. Sürüldüğü
bölgedeki doğal bakterileri etkisiz hale getirerek ter kokusunu önler. Bunu
içeriğindeki özenle seçilmiş, tamamen doğal mineral ve bitkiler sayesinde
yapar. Terlemeyi tamamen durdurmadan düzene koyduğu için vücudun doğal dengesi,
ritmi bozulmaz ve sağlıklı etkin korunma sağlanır.
LaNaturel, doğanın gücüne inanarak yola çıkmış bir
harekettir.
Çoğu insan sentetik kimyasallardan vazgeçilemeyeceğini, çünkü bunların
kullanılan ürünlere üstün performans özelliği verdiğini ve alternatiflerinin
olmadığını iddia ederler. Hatta bu fikre o kadar inanmışlardır ki (veya
inandırılmışlardır ki) kullandıkları ürünlerin doğal ve sağlıklı bir
alternatifi olup olmadığını düşünmezler bile. Sonuç; insanların zayıflayan
sağlıkları, artan hastalıklar..
Eğer en değerli varlığımız sağlığımızsa ve buna rağmen yaşam alanımız
kimyasallarla kuşatılmışsa bir yerlerde bir hata yapıyoruz demektir.
Örneğin, DDT bir zamanların en popüler ve en yaygın kullanılan tarım ilacıydı. Çoğu insan hala hatırlar. DDT yıllar önce yasaklandı, fakat bugün bile 35-40 yaşlarını geçmiş insanlarda DDT’den kaynaklanan hastalıklara hala rastlanmakta. Çünkü yıllar önce kullanılan DDT hiç bir şekilde etkisini kaybetmiyor. Kalıntılar hücrelerde toplandığı için bütün hayatı boyunca vücut onu dışarı atamıyor. Daha kötüsü, çocuklara da anne sütü ile geçiyor ve zarar vermeye devam ediyor. En çok da karaciğer, yumurtalıklar ve beyne zarar veriyor. Oysa bir zamanlar ne popülerdi, ne yaygındı DDT. Herkes mutluluk ve huzur içinde DDT kullanırdı. O zamanlar bilim adamları yok muydu, o zamanlar ruhsat verici denetleyici kurumlar yok muydu? Peki neden izin verdiler bu kadar zararlı DDT’ye? Bu kadar zararlı olan DDT nasıl bu kadar popülerleşebildi, herkesin kullandığı bir ürün haline gelebildi? Yıllarca kimse neden uyanmadı? Ya üniversiteler, doktorlar, araştırma görevlileri? Neden hepsi de uyudular yada uyutuldular?
Başka bir gazete haberi “Amerika`da Campaign for Safe Cosmetics
laboratuvarında yapılan testlerdeJohnson&Johnson markalı bebek
şampuanlarında kansere sebep olan maddeler bulunduğu belirtiliyor. Campaign for
Safe Cosmetics, 22 şirketin 48 ürününde 1,4 dioksin ve 28 üründe de formaldehit
testi yapmıştı. Bu ürünlerden 17`sinde hem 1,4 dioksin hem de formaldehit
bulunduğu tespit edilmişti. Formaldehitin Japonya ve İsveç`te bebek ürünlerinde
kullanılması yasak. 1,4 dioksin de Avrupa Birliği`nde yasak.” Görüldüğü üzere
bugün bile dünyanın en büyük şirketleri, en büyük markaları hala riskli
kimyasal içerikleri hiç çekinmeden kullanabiliyorlar ve insan sağlığını riske
atmaktan, inanılmaz şekilde, hiç korkmuyorlar. Çok daha kötüsü, bunları bebek
ve çocuk ürünlerinde dahi kullanmaktan hiç çekinmiyorlar, acı ve üzüntü
duymuyorlar. Bu durum yıllar önce DDT’nin nasıl bu kadar popülerleşebildiğini
ve nasıl herkes tarafından kullanılan yaygın bir ürün olmayı başarabildiğini
açıklıyor aslında.
Günümüz dünyasının bu şartları altında, LaNaturel’in misyonu, insanların
kimsayal kuşatılmışlıklarında, onlara doğal alternatifler sunarak, en değerli
varlıkları olan sağlıklarını korumalarında yardımcı olmaktır. Daha da önemlisi
bunu katıksız dürüstlükle yapmaktır.